Blog

  • Renk, Türkiye’de insanların çok konuştuğu ama cesaret edemediği bir konu

    Renk, Türkiye’de insanların çok konuştuğu ama cesaret edemediği bir konu

    Kastamonu Entegre’nin “Doğadan Hayata Köprü Buluşmaları” başladı

     

    Kastamonu Entegre’nin sektör profesyonelleri için bir ilham merkezi olarak hayata geçirdiği KEAS Konsept Stüdyo, yeni bir buluşma dizisine ev sahipliği yapmaya başladı. “Doğadan Hayata Köprü” başlıklı buluşmaların ilkinde, içmimar Jale Kulin ve Doç. Dr. Ayşegül, “Renk” teması üzerine ilham verici bir sohbet gerçekleştirdi. Dünya Mimarlık Haftası’nda düzenlenen etkinliğin katılımcıları arasında farklı kuşaklardan mimar ve içmimarlar yer aldı.

     

    Ağaç bazlı panel sektörünün global markası Kastamonu Entegre, faaliyetlerinin odağında yer alan “Doğadan Hayata Köprü” felsefesi çerçevesinde, farklı temalarda buluşmalar düzenliyor. Yapı Kataloğu moderatörlüğünde gerçekleşen Doğadan Hayata Köprü Buluşmaları’nın “Renk” temalı ilk oturumunda, içmimar Jale Kulin ve MSGSÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşegül Kuruç konuşmacı olarak yer aldı. Makro ve mikro ölçeklerde renk kullanımının tasarım dünyasındaki yeri ve önemi üzerine bilgilerin paylaşıldığı oturumda, renk ve bellek arasındaki ilişkinin önemi vurgulandı.

     

    “Renk bir kent politikası aslında”

    Rengin bir bellek olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ayşegül Kuruç, belli bir şehrin bizde uyandırdığı hisse ve ‘imge renk’e dair şunları aktardı: “Bulunduğumuz coğrafyadaki renkler üzerine şehirlerimizi kuruyoruz. Bu renkler belleğimizde yer ediyor. Yabancı bir şehre gitmeden onu düşündüğümüzde bile, o coğrafyayla özdeşleşmiş renkler zihnimizde beliriyor. Kahire’yi düşündüğümüzde zihinde beliren piramit imgesi ve sarı çöl rengi gibi… Renk bir kent politikası aslında. Farklı dönem yapılarına bakıp her on yılın renk kartelaları kolaylıkla çıkarılabilir. Önemli olan o şehrin ruhuna ve dokusuna uyan renklerin kullanılması. Doğru kullanıldığında gri çok iyi bir arka plan rengi olabilir.” dedi. 

     

    “Renkten ne kadar etkilendiğimizi unutuyoruz”

    Mikro ve makro ölçeklerde renk kullanımı hakkında bilgiler paylaşan içmimar Jale Kulin, mimaride hacim değiştikçe rengin de değiştiğine dikkat çekti. Rengin yaşadığımız her alan üzerinde psikolojik bir etkisi olduğunu, bu nedenle renk ve duygunun birbirine çok bağlı olduğunu hatırlatan Kulin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Renkten ne kadar etkilendiğimizi unutuyoruz, oysaki doğadaki her canlı kendi içinde bir renk barındırıyor ve biz bunu her gün bir çiçekte, bir böceğin ya da kelebeğin kanadında görebiliyoruz. Renk, ne kadar minimal olsa da aslında bir ifadedir ve Türkiye’de insanların çok konuştuğu ama cesaret edemediği bir konudur.” dedi.

     

    “Doğadan Hayata Köprü” buluşma serisi, mimarları, içmimarları ve sektör profesyonellerini yıl sonuna kadar farklı temalarda bir araya getirecek. 

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • BMS Türkiye, 8. Global Hasta Haftası’nı değer yaratan birçok etkinlikle geride bıraktı

    BMS Türkiye, 8. Global Hasta Haftası’nı değer yaratan birçok etkinlikle geride bıraktı

    Bristol Myers Squibb (BMS) Türkiye, bu yıl 8’incisi düzenlenen BMS Global Hasta Haftası’nda kanser hastalarının verdikleri mücadeleye dikkat çekmek amacıyla değer yaratan birçok etkinlik düzenledi. 

     

    BMS Türkiye’nin hafta kapsamında çalışanlarına yönelik olarak düzenlediği seminerlerde alanında uzman isimlerle kanser ve kan bağışı gibi birçok önemli konuya değinilirken, Kanser Savaşçıları Derneği’nin, Kızılay’ın desteği ile hayata geçirdiği “Damardan Kahraman” kan bağışı etkinliğiyle kanser hastalarının kan nakli ihtiyacına dikkat çekildi. Ayrıca düzenlenen heykel atölyesinde BMS Türkiye ekibi bir araya gelerek hastalara umut ışığı olma misyonlarını hazırladıkları mumluklara yansıttı.

     

    Yenilikçi ilaçları keşfetmeyi, geliştirmeyi ve sunmayı misyon edinen, bilimsel gelişmelere öncülük ederek lider biyofarma şirketi olma hedefiyle çalışmalarını sürdüren BMS Türkiye, kanser gibi ciddi hastalıklarla mücadele eden hastalara umut ışığı olmak amacıyla değer yaratan etkinlikler düzenlemeye devam ediyor. Her sene eylül ayında kanser hastalarının verdikleri mücadeleye dikkat çekmek ve BMS çalışanlarının kanser hastalarının yanlarında olduklarını hissetmeleri amacıyla düzenlenen Global Hasta Haftası’nın 8’incisi, bu yıl 19-27 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirildi. 

     

    Global Hasta Haftası’nı bu yıl da ilham veren etkinliklerle tamamlamanın gururunu yaşadıklarını ifade eden BMS Türkiye Genel Müdürü Ece Kaşıkcı; “8 yıldır her eylül ayının bir haftasını çok değerli bir amaçla kutluyoruz. Bu hafta vesilesiyle kanser gibi zorlu hastalıklara karşı verdikleri mücadelede yalnız olmadıklarını hastalara; çok büyük ve değerli bir işin parçası olduğumuzu da kendimize hatırlatıyoruz. Çalışmalarımıza devam ederken en büyük motivasyonumuz zorlu hastalıklarla mücadele eden hastalara umut ışığı olmak. Global Hasta Haftası da bize bu motivasyonu en iyi şekilde hissettiren bir etkinlik. Bu özel hafta kapsamında pek çok değerli etkinliği hayata geçirirken, parçası olduğumuz işin ne kadar büyük ve anlamlı olduğunu bir kez daha anladık. BMS Türkiye ekibi olarak bu bilinçle, hastaların yaşamlarına güç katmak ve hayatlarına olumlu yönde dokunabilmek için içimizdeki tutkuyu kaybetmeden çalışmaya devam edeceğiz” dedi. 

     

    BMS Türkiye ekibi, kan nakline ihtiyaç duyan hastalar için kan bağışı yaptı

    Global Hasta Haftası kapsamında İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner’in katılımıyla kanın ve düzenli kan bağışının önemine yönelik BMS çalışanlarına özel bir seminer düzenlendi. Seminerin ardından BMS Türkiye çalışanları, Kanser Savaşçıları Derneği’nin Kızılay’ın desteğiyle hayata geçirdiği “Damardan Kahraman” projesi kapsamında ofislerinin önüne konumlanan kan bağışı aracında kan nakline ihtiyaç duyan hastalar için kan bağışında bulundu. Çevre ofislerin de katılımıyla geniş kitleye ulaşan kan bağışı etkinliğinin sonunda önemli sayıda kan bağışı toplandı.

     

    BMS Türkiye çalışanları, hastalıklara bir de hasta perspektifinden baktı

    Kanserle Dans Derneği Genel Sekreteri Esra Çokçetin ve Talasemi Federasyonu Başkanı Mustafa Dolu’nun katılımlarıyla BMS Türkiye çalışanlarına yönelik özel seminerler düzenlendi. Esra Çokçetin, “Kanser Tedavisinde Hasta Beklentileri” başlığı altında kanser hastalarının beklentilerini; Mustafa Dolu ise “Farklı Yönleriyle Talasemiye Bakış” başlığı altında talasemi hastalığını anlattı. BMS çalışanları seminerler sayesinde kanser ve talasemi hastalıklarını hasta perspektifinden de görme şansı yakaladı.    

     

    Hastalara umut ışığı olma misyonu sanatla birleşti

    BMS Türkiye çalışanları, haftanın en renkli ve ilham verici etkinliği olan sanat atölyesinde bir araya gelerek hastalara umut ışığı olma misyonlarını yansıtmak adına kilden mumluklar hazırladılar. Bunun yanı sıra; BMS çalışanlarına atölyede eğitim veren sanatçının imzasını taşıyan büyük bir heykel de şirketin ofisinde sergilenmeye başlandı.  

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • İlkokul Öğrencilerine Ücretsiz Ağız Bakım Seti

    İlkokul Öğrencilerine Ücretsiz Ağız Bakım Seti

    Zeytinburnu Belediyesi ilkokul çağındaki çocuklara ağız bakım alışkanlığını erken yaşta kazandırmak ve diş sağlığının korunmasına dikkat çekmek amacıyla ilçedeki okullarda ücretsiz ağız bakım seti dağıtmaya devam ediyor.

    Zeytinburnu Belediyesi gelişme çağında olan ilkokul öğrencilerine yönelik ağız bakım alışkanlığı kazandırmak ve diş sağlığının korunması amacıyla;  Zeytinburnu’ndaki okullarda diş macunu, diş fırçası ve bilgilendirme broşüründen oluşan ağız bakım setini ücretsiz olarak dağıtmaya devam ediyor. Zeytinburnu Ziya Gökalp İlkokulu’ndaki ağız bakım seti dağıtım programına Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy da katıldı. Başkan Arısoy sınıfları dolaştı, öğrencilere ağız bakım seti dağıtıp bilgilendirmelerde bulundu. Temizliğin önemine dikkat çekilen etkinlikte öğrenciler bakım setinin içinde bulunan broşürleri okuyarak doğru diş fırçalama tekniğini öğrendi. Her yıl düzenlenen proje çerçevesinde bu yıl Zeytinburnu’nda 14 okulda yaklaşık 18 bin öğrenciye diş bakım seti hediye ediliyor.

     

    “EL YIKAMA ALIŞKANLIĞINI KAZANDIRMAK İÇİN DE ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜYORUZ”

    Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, uygulamayı 2014 yılından bu yana her yıl düzenli olarak yaptıklarını belirterek, “Zeytinburnu Belediyesi olarak Zeytinburnu’ndaki bütün ilkokullara diş fırçası ve macunu dağıtıyoruz. Her yıl yapıyoruz, bu yıl yaklaşık 18 bin çocuğumuza ulaşmaya çalışıyoruz. Bunda maksadımız erken yaşta ağız bakım alışkanlığını çocuklarımıza kazandırmaktır. İlçemizdeki bir üniversiteyle işbirliği halinde çocuklarımıza doğru el yıkamayı da öğreteceğiz, buna önümüzdeki ay başlayacağız. Bunu her yıl yapıyoruz, özellikle pandemi döneminde bunun ne kadar önemli olduğunu gördük, pandemiden öncede yapıyorduk. Bu yıl bir farklılık olarak diş fırçası ve macununu koyduğumuz kutuyu değiştirip bez haline getirdik. Bu bezde bizim Aile Kadın Destekleme ve Engelliler Merkezi atölyemizde özel olarak üretildi, bütün çocuklarımıza bu vesileyle ulaşmış oluyoruz. Benim için de moral oluyor çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum.” ifadelerini kullandı.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Dijital reşitlik yaşı kaç olmalı

    Dijital reşitlik yaşı kaç olmalı

    Çocukların dijital medya kullanımı kısıtlanmalı mı?

     

    Sosyal medyanın çocuklar tarafından çok yoğun şekilde kullanılmasının beraberinde birçok sakıncaları da getirdiğine dikkat çeken uzmanlar, dijital reşitlik kavramının altını çiziyor. Kimi ülkelerde 13, kimilerinde 16 olarak belirlenen dijital reşitlik yaşında henüz bir uzlaşı sağlanmadığını ifade eden uzmanlar, dijital reşitlik yaşının belirlenmesi halinde çocukların da sorumluluk alabileceğini belirtiyor. Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, çocukların dijital medya olanaklarından mahrum bırakılmasının doğru olmadığını kaydediyor. 

     

    Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünden Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, dijital reşitlik konusunda değerlendirmede bulundu.

     

    Dijital reşitlik yaşı belirlenirse çocuklar sorumluluk alabilir

    Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, UNICEF’in 2017 yılında yayınladığı “Dünya Çocuklarının Durumu 2017: Dijital Bir Dünyada Çocuklar” başlıklı raporda da belirtildiği gibi her çocuğun dijital mecraların getirilerinden eşit bir şekilde faydalanabilmesi, tehditlerinden de sakınarak kendilerini koruyabilmesi gerektiğini belirterek “Çocukların sosyal medyaya katılımı, kendini ifade edebilme olanağının olması gibi hakları çeşitli ülkelerde ‘Dijital Reşitlik Yaşı’ politikası kapsamında sağlanıyor.” dedi.  

     

    Dijital reşitlik yaşı her ülkede farklı

    Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Belçika, Danimarka, Estonya, Finlandiya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde dijital reşitlik yaşı 13; Almanya, Macaristan, İrlanda ve Romanya gibi ülkelerde ise 16 kabul ediliyor. Fakat belirli ülkelerin standartlaştırma çalışması olsa da uluslararası düzeyde belirli bir standardı henüz yok. Buna göre, dijital reşitlik yaşının en az 13 olduğu kabul edildiğinde, daha küçük yaştaki çocukların dijital medya kullanımı ve buna yönelik kontrol ve denetimlerinin sağlanması ebeveynlerinin sorumluluğundadır.” diye konuştu.

     

    Dijital mecralar dikkat çekici unsurlar barındırmaktadır 

    Dijital medyanın çocuklar açısından dikkat çekici unsurlar barındırdığını kaydeden Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Hareketli görüntüler, fotoğraflar, videolar özellikle sosyal medya gibi etkileşimli dijital mecralarda ilgi çekmektedir. Dikkat çekme aynı zamanda eğitimin bir parçasıdır. Öğrenme dikkatle başlar ve ilgi, güven, tatmin aşamaları ile kalıcı hale gelir. Buna ARCS (Attention-Relevance-Confidence-Satisfaction) motivasyon modeli de diyoruz. Bir içeriğe dikkat çekmek ve onu kalıcı hale getirmek bu şekilde mümkün oluyor. Dikkat sağlanamadığında görülen ya da işitilen şeyler kısa süreli bellekte kalıyor, kalıcı belleğe ulaşmadan bir süre sonra unutuluyor. Dolayısıyla dikkat çekici unsurları barındıran dijital mecraların çocuk ve yetişkinlerin öğrenmesinde işe katılması önemlidir.” diye konuştu.

     

    Sosyal medya için standardizasyon çalışmalarına ihtiyaç var

    Eğer yararlı kullanıma kavuşursa sosyal medyanın akılda kalıcı unsurların işe katılmasıyla eğitim amaçlı kullanılabileceğini ifade eden Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Haber takibi, eğitsel içeriklere ulaşma, ulaşılması günlük hayatta zor ya da mümkün olmayan uzaktaki kişilerle iletişim kurma ve hatta dil öğrenimi gibi pek çok avantajı vardır. Bu mecraların olumlu yanlarından yararlanabilmek için tabi dijital medya okuryazarlığı becerilerine sahip olmak gereklidir. Özellikle çocuklar açısından tehdit edici yanları düşünüldüğünde, kullanım yaşı gibi belirli standardizasyon çalışmalarına ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır.” dedi.

     

    Ebeveynlerin de dijital medya okuryazarlığı becerilerine sahip olması gerekir

    Çocukların bilişim teknolojileri ile karşılaşması ve deneyimlemesi ailelerin kontrolünde olduğundan ebeveynlerin dijital medya okuryazarlığı becerilerine sahip olmasının da önemine işaret eden Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Bu becerilerin çocuğa ilk aktarıcısı ebeveynleridir. Dijital medya okuryazarlığı kapsamındaki; dijital medya kullanım süresi, doğru bilginin teyit edilmesi, dezenformasyondan korunma, sahte hesapları fark etme, içeriklerin uygun bir şekilde seçilmesi ve yayınlanması, etik kurallara uyma, duygusal yayılıma dikkat etme ve olumsuz içeriklerden korunma gibi birtakım becerilere her yaştan bireyin sahip olması beklenmektedir.” dedi.

     

    Dijital medya olanaklarından mahrum bırakmak doğru değil! 

    “Çocukların günümüz şartlarında dijital medyadan mahrum bırakılması doğru değildir” diyen Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, şunları söyledi:

     

    “Eğer dijital reşitlik yaşı ve bununla ilgili politikalar belirlenirse çocukların dijital medya olanaklarından faydalanabilmesi sağlanabilir. İlköğretim müfredatında ye alan Bilişim Teknolojileri dersinde dijital medya okuryazarlığı becerileri kazanımı hedeflenirse çocukların dijital medya kullanım sorumluluğunu almalarına hazırlık yapılabilir. Dijital Reşitlik Yaşı ise, ülkemizde yasal çerçeve ile belirlenebilir ve bu konuda ancak uygulanabilir politikalar sağlanırsa ve kültürel yayılım için bilgilendirme çalışmaları yaygınlaştırılırsa çocukların dijital medya mecralarından sağlıklı bir şekilde yararlanabilmesi mümkün olacaktır.”

     

    13 yaş altındaki çocuklar için Youtube tehlike oluşturabilir

    13 yaşın altındaki çocukların dünya genelinde yaygın olarak Youtube mecrasını kullandığını ifade eden Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, sözlerini şöyle tamamladı:

     

    “Araştırmalar incelendiğinde, İsveç'te Youtube kullanımı 9-18 yaş aralığında birinci sırada gelmektedir. İngiltere'de ise, 8-11 yaş arası çocukların 81'inin Youtube kullandığı belirtilmektedir. 9-12 yaşlarındaki İsveç çocuklarla grup görüşmeleri ve gözlem yapılarak yürütülen araştırmada, çocukların izledikleri bir Youtuber’ı kendilerince kimlik oluşturmada inşa ettikleri, yani takip edilen fenomenin çocuğun kim olduğunu belirlemede etkili olduğu bulunmuştur. Bu durum aslında 13 yaş altı çocukların sosyal medya kullanım sorumluluğunu almaları ve kendilerini zararlı içeriklerden korumaları için henüz erken olduğunu göstermektedir. Kendi kişilik özellikleri yerine fenomenlerin kişiliğine bürünmeleri çocuklar için tehlike oluşturabilir.”

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Ruhumuza Takviye Kuvvet

    Ruhumuza Takviye Kuvvet

    Sağlığın ayrılmaz ama belki de en fazla göz ardı edilen parçası, ruh sağlığının önemine dikkat çekmek için her sene 10 Ekim, Dünya Ruh Sağlığı günü olarak kutlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan en geniş ve kapsamlı araştırma sonucuna göre, tüm ülkeleri ruh sağlığına daha fazla yatırım yapmaları gerektiği konusunda uyarıyor. Doğru ve dengeli beslenmek, egzersiz yapmak, iyi bir uyku ve amacına uygun kullanılan takviye gıdalar beden sağlığı kadar ruh sağlığını da koruyor. Dr. Elif Pahsa bu konuyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.   

     

    COVID-19 salgını tüm dünyayı ve yaşam tarzlarını değiştirdi. Salgınla birlikte daha da ağırlaşan ekonomik koşullar, kendimizi sürekli tehlike ve tehdit altında hissetmemiz, sosyal etkileşimimizin temassız ve mesafeli niteliği, hatta zaman zaman izolasyon, diğer tüm şeylerle birlikte ruhsal sağlığımızı da derinden etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. 

     

    Vitaminlerin ruh sağlığı üzerinde güçlü etkisi bulunuyor 

    Sağlığımıza dikkat ederek ve doğru vitaminleri doğru şekilde tüketerek bedenimize ve ruhumuza destek olabileceğimizi belirten Dr. Elif Pahsa; “Vücudumuzdaki vitamin ve minerallerin eksikliğinin ruh sağlığı üzerinde güçlü etkileri bulunuyor. Bu etkinin olumlu ya da olumsuz olması ise tüketilen besinlerin vücudumuza yeterli vitamini sağlayabildiği ile ilgili. Örneğin, magnezyum ve melatonin seviyesine destek olan takviyeler uzun vadede beden sağlığını olduğu kadar ruh sağlığını da düzeltmede yardımcı oluyor. Magnezyum eksikliği yorgunluk ve halsizliğe sebep olduğu için depresyon riskini artıyor ve bu eksikliğin tamamlanması için gıdaların yanında takviye gıdaları da kullanmak gerekiyor. Özellikle Magnezyum L-Treonat’ın beyin hücrelerinde magnezyum seviyesini artırması ile bilişsel fonksiyonlar üzerindeki olumlu etkisi, genel ruh sağlığına da pozitif yansıyor. Bu Vücudumuzdaki melatonin eksikliği ise uykuya geçmede büyük problem yarattığı için ruh sağlığımızın bozulmasında büyük etki sahibi. Melatonin içeren takviye gıdalar sayesinde uyku problemleri çözülerek ruh sağlığı da korunmuş oluyor” dedi. 

     

    Ruh ve beden sağlığı için takviye besinlerin önemi oldukça fazla 

    Ruh ve beden sağlığımızı korumak için bazı önemli vitaminleri her besinden alamayacağımızın önemini vurgulayan Dr. Elif Pahsa “Şüphesiz, hepimiz çok yoğun hayatlar yaşıyoruz. Aile, okul, iş, toplum ve diğer yükümlülükler ruh sağlığımızı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bütün bu stres vücudu son derece zorluyor ve bağışıklık sistemini de zayıflatıyor. Bu olumsuzlukları dengeli beslenmenin yanında Omega 3, Vitamin D, B kompleks vitaminleri, B12 vitamini, fosfatidil serin, taurin, glisin ve n-asetil sistein gibi takviyelerle desteleyerek hem beden hem de ruh sağlığımızı koruyabiliriz” dedi. 

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • İşte sağlıklı ruh haline sahip olmak için altın değerinde tavsiyeler

    İşte sağlıklı ruh haline sahip olmak için altın değerinde tavsiyeler

    Sağlıklı ruh haline sahip bireylerin kendileri ile barışık ve özgüvenli olduklarını belirten uzmanlar; stresli durumlarda sakin kaldıklarını, sabırlı, hoşgörülü ve uzlaşmacı olduklarını da ifade ediyor. Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, sağlıklı ruh haline sahip olmak için mutsuz eden ilişkilerden uzak durulmasını, tabiatta vakit geçirilerek negatif enerjilerin atılmasını, kötü alışkanlık ve bağımlılıklardan uzak durulmasını tavsiye ediyor.

     

    1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim günü, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu’nun girişimi ile "Dünya Ruh Sağlığı Günü" olarak anılıyor. 

     

    Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, sağlıklı ruh haline sahip bireylerin özellikleri ile olaylar karşısındaki yaklaşımları hakkında değerlendirmelerde bulundu ve önemli tavsiyeler paylaştı.

     

    Kendileri ile barışık oluyorlar

     

    Sağlıklı ruh haline sahip bireylerin öncelikle kendisi ile barışık, kendini seven ve özgüvenli olduklarını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “Aynı zamanda ailesi ile iyi ilişkiler içinde olan, sosyal yönü güçlü, bulunduğu ortamlarda diğer insanlar ile dengeli ve uyumlu ilişkiler kurabilen, bireysel yeteneklerini geliştirip kullanabilen, hayatın anlamını ve varlık nedenini kavrayıp sahip olduğu değerlerin farkına vararak hayattan keyif alabilme, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşayabilme becerisine sahip kişiler olduklarını da söyleyebiliriz” dedi.

     

    İşte sağlıklı ruh haline sahip insanların özellikleri…

     

    Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, sağlıklı ruh haline sahip insanların davranış ve olaylar karşısında yaklaşım özelliklerini şöyle sıraladı:

     

    – Stresli durumlarda sakin kalır, olumlu düşünür ve hedefe yönelik davranırlar. Yeni gelişen durumlara kolay uyum sağlar ve uygun davranış modelleri geliştirmekte zorlanmazlar,

     

    – Dürtülerini kontrol ederler, sabırlıdırlar. Burada sabır, kendini tutmaya zorlamak değil zamanı en iyi şekilde kullanabilme becerisidir,

     

    – İlişkilerinde hoşgörülü, yardımsever, işbirliğine açık olup ortak hedefler için birlikte hareket etme bilinçleri yüksektir,

     

    – Uzlaşmacılardır. Sorun odaklı değil çözüm odaklı düşünürler. Neden olamayacağına değil, nasıl olacağına odaklanırlar.

     

    – Geçmişe takılı kalmazlar. Enerjilerini ve zamanını geçmişe harcamazlar. Geçmişin sadece tecrübe ve deneyimlerini alır ve gelecek yaşantısında bu tecrübelerden yararlanırlar,

     

    – Dışarıdaki olaylardan ve insanların her söylediğinden etkilenmezler. Sünger gibi her şeyi çekmezler. Doğru ve yanlışı ayırabilme becerileri yüksektir. Hayata, yaşanılanlara, insan davranışlarına çok daha geniş perspektiften, farklı açılardan bakarlar. Kendi yaşam felsefeleri üzerinden hayatlarını yaşarlar,

     

    – Duygularını bastırmaz, duygusu öfke de olsa neşe de olsa en uygun şekilde bastırmadan ve abartmadan yaşarlar. Zarar görecek kadar duygularına kapılmazlar. Mantık da duygularına eşlik eder.

     

    – Güvenilirlerdir. Söyledikleri ile yaptıkları tutarlıdır. İyi bir dost ve İyi bir arkadaşlardır. Pozitif enerjileri sayesinde yanındakiler kendilerini iyi ve güvende hissederler.

     

    – Neşeli ve esprililerdir. Gülmeyi severler. En ciddi ve sıkıntılı durumlarda bile komik durumlar yakalayabilirler. Acılardan değil hayatın güzelliklerinden beslenirler.

     

    Sağlıklı ruh hali için neler yapılmalı?

     

    Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, sağlıklı ruh haline sahip olmak için tavsiyelerini şöyle sıraladı:

     

    – Çözümü olmayan sorunlardan, mutsuz eden ilişkilerden uzak durmak gerekiyor. Sağlığınız bozulmadan enerjinizi çok daha güzel yaşayabileceğiniz ve sizin seçeceğiniz farklı bir iş, farklı bir çevre, hobi, spor, sosyal aktiviteler, hayvan besleme, yeni dostluklar ve arkadaşlıklar gibi alanlara yönlendirebilirsiniz,

     

    – Dengeli beslenin, yeterli uyku uyuyun, doğru nefes alıp verin,

     

    – Her türlü kötü alışkanlık ve bağımlılıklardan uzak durun. Bilgisayar ve cep telefonunuzun günlük kullanım süresini kısaltın. Oyun ya da sosyal medya bağımlısı olmayın. Tabii hayatınızda sigara, alkollü içecek ya da başka bağımlılık yapıcı maddeler varsa hayatınızdan çıkartın, çıkartamıyorsanız tedavi olun,

     

    – Tabiatla baş başa olun. Toprak, ağaç, çiçek, bahçe işleri. Tabiatta geziler, yürüyüşler yapın. Bütün negatif enerjinizi atın. 

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde çocukların opera keyfi

    Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde çocukların opera keyfi

    Kültür ve Turizm Bakanlığının beş şehirde çok daha kapsayıcı etkinliklerle yaygınlaştırdığı Türkiye Kültür Yolu Festivalleri bünyesinde düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nde tiyatrodan atölyelere, kukla gösterilerden sergilere pek çok etkinliğin tadını çıkaran çocuklar, Papagenolar operasıyla da keyifli anlar yaşadı.

     

    1 Ekim’den bu yana operadan baleye, tiyatrodan sinemaya, edebiyattan dansa, müzikten dijital sanatlara, sergilerden sohbetlere pek çok etkinliğe sahne olan festival, çocuklara yönelik etkinlikleriyle de öne çıkıyor. Festival kapsamında, Mozart’ın en sevilen eserlerinden Sihirli Flüt Operası’ndan ilhamla kurgulanan Papagenolar, AKM Tiyatro Salonu’nda çocuklarla buluştu. Papagenolar ailesi, Caner Akın'ın rejisörlüğünde ve Umut Kosman yönetimindeki Symphonista Oda Orkestrası eşliğinde çocuklara operanın en eğlenceli halini sundu. Çocuklar da doğa ve insan sevginin işlendiği operada, kendilerini müziğin, şarkıların ve dansın ritmine kaptırıp, gösterinin tadını çıkardılar.

     

    AKM Çocuk Sanat Merkezi’nde her gün farklı bir etkinlik 

    Festival kapsamında AKM Çocuk Sanat Merkezi de her gün birbirinden farklı etkinliklerle çocukları ağırlıyor. AKM Çocuk Sanat Merkezi’ndeki “Küpten Küreye” etkinliğine katılan çocuklar, duvar blok örme tekniğini ve yapısal teknolojisini deneyimleyip, AKM’nin ikonik küresinin modelini ürettiler. Çocuklar, “AKM’deki Sahnem” etkinliğinde de kendi tasarladıkları bir hikâyeden yola çıkarak, gölge tiyatrosu performansı ortaya koydular. Diğer yandan AKM Türk Telekom Prime Açık Hava Sineması’nda “Soul” filmi çocuklarla buluştu. Tarık Zafer Tunaya Açık Hava Sahnesi’nde Uygur Çocuk Tiyatrosu’nun yorumuyla “Kurbağa Prens” tiyatro gösterimi yapılırken, sevilen çizgi film karakteri “Akıllı Tavşan Momo” Taksim Meydanı’nda çocukların neşesini katladı.

     

    Festivalde Paco Pena ile flamenko rüzgârı esti

    40 yıldan uzun bir zamana yayılan kariyeriyle günümüzün en büyük flamenko gitarist ve bestecilerinden biri olarak kabul edilen Paco Pena, AKM Türk Telekom Opera Salonu’nda flamenko rüzgârı estirdi. Dansçı, gitarist ve şarkıcılardan oluşan topluluğu ile tüm dünyada büyük ilgi gören Paco Pena & Friends, Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’ndeki heyecan verici performansıyla ayakta alkışlandı. 

     

    Grand Pera Emek Sahnesi’nde Aslı Hünel, AKM Türk Telekom Açıkhava Sahnesi’nde Ekin Uzunlar, Şişhane Meydan Açıkhava Sahnesi’nde Fettah Can, Galataport Meydan Açıkhava Sahnesi’nde ise Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars ise müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşattı.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Dünya Menemen’de buluştu

    Dünya Menemen’de buluştu

    Menemen Belediyesi’nin ilkini düzenlediği Uluslararası Menemen Çömlek Festivali, Şehir Parkı’nda düzenlenen ödül töreniyle muhteşem bir finale imza attı. Dünyanın ve Türkiye’nin çömlek ustalarının görkemli eserlerinin birbirleriyle yarıştığı final gecesinde dereceye girenlere ödüllerini Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan verdi. Pehlivan, “Hünerli Eller Menemen Çömlek Yarışması’nda elbette ödül alanlar oldu ama bence kazanan çömlekçilik sektörü ve Menemen oldu. Biz festival yapalım dedik ama kıymetli konuklarımızın ve belediye personelimizin sayesinde muhteşem bir organizasyona ev sahipliği yaptık. Fuar alanlarımızı dolduran halkımızla birlikte yurdumuzun ve dünyanın birçok yerinden gelen sanatçıları ve katılımcıları en güzel şekilde ağırladık. Emeği geçen, katılım sağlayan, bizleri bu görkemli festivalimizde onurlandıran herkese teşekkür ediyorum” dedi.

     

    İtalya’nın onur konuğu, konuk şehirlerin ‘Kadın ve Çömlek’ temasıyla Aydın, Manisa ve Eskişehir’in olduğu Menemen Belediyesi 1. Uluslararası Çömlek Festivali, dün akşam Menemen Şehir Parkı’nda düzenlenen görkemli ödül töreninin ardından sona erdi.

     

    Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan, gün boyunca fuar alanındaki tüm stantları tek tek gezerek, katılımcılarla sohbet etti. Satışa sunulan el emeği ürünler hakkında bilgi alan Pehlivan, çocukların ve katılımcıların ilgi odağı oldu. Festivalin workshop etkinlikleri, çocuk atölyeleri, mahalle ve belediye stantları da dikkat çekerken, 18 ülkeden yüz çömlekçinin katıldığı “Hünerli Eller Çömlek Yarışması” da, rekabete, dostluğa ve güzel görüntülere sahne oldu.

     

    MUHTEŞEM FİNAL

    Yarışmanın bitişine özel Hey Müzik Grubu sahne alırken, konserin ardından ödül törenine geçildi. Ödül ve kapanış törenine AK Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı Melek Eroğlu, İzmir Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Tayyip Taslak, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, belediye meclis üyeleri, muhtarlar, akademisyenler ve vatandaşlar katıldı. Yurt içi ve yurt dışından Menemen’e gelerek iki gün boyunca çalışmalara not veren 16 jüri üyesine plaket ve hediye takdimini Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan yaptı. Hünerli Eller Çömlek Yarışması’nın Ustalar Teknik Dal 1’si Ayhan İde, 2.’si Oktay İde, 3.’sü ise Ali Hikmet Koç oldu. Ustalar Estetik Dal 1.’si Karya Yıldız, 2.’si Veysi Polat ve 3.’lüğü ise Allipo Taumelli ve Oktay İde paylaştı. Amatör Estetik Dalın 1.’si Ülkü Bursa, 2.’si Ahmet Özer, 3.’sü ise Doğukan Demir oldu. Ödüllerini protokol üyelerinden olan çömlek ustaları, festival için teşekkür etti.  

     

    PEHLİVAN’DAN TEŞEKKÜR VURGUSU

    Festivalin ödül töreninde konuşan Menemen Belediye Başkan Vekili Aydın Pehlivan, “6000 yıldır çömlekçiliğin yaşam alanı olan Menemenimizde, dünyaca ünlü çömlek ustalarını ve siz kıymetli misafirlerimizi güzel ilçemizde ağırlamaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyorum. 1. Uluslararası Menemen Çömlek Festivalimiz kapsamında kıymetli akademisyenlerimiz iki gün boyunca geçmişten günümüze süregelen çömlek ve insan konulu yolculuğa ışık tutarken; ömrünü toprağa adayan çömlek ustalarımız da çömlek yarışmasında dünyanın en güzel eserlerini yapmak için birbirleriyle yarıştı. Hünerli Eller Menemen Çömlek Yarışması’nda elbette dereceye girenler oldu ama bence kazanan çömlekçilik sektörü oldu. Festivalimizin tıpkı çömlekçiliğimiz gibi, geliştirilerek kuşaktan kuşağa ulaştırılmasını sağlamak en büyük dileğimiz” diye konuştu.

     

    Pehlivan konuşmasını şöyle tamamladı; “Yarışmamıza katılan değerli ustalarımıza, varlıklarıyla bizleri onurlandıran kıymetli jürilerimize ve akademisyenlerimize çok ama çok teşekkür ediyorum. Tüm yarışmacılarımızı da canı gönülden kutluyorum. Festivalimize renk katan kıymetli sanatçılarımıza ve gösterdikleri yoğun ilgiden dolayı tüm hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Bir teşekkür de bu güzel organizasyonu başarıyla gerçekleştiren belediye emekçilerimize sunmak istiyorum. Hepimizin emeğine sağlık. Biz festivalim yapalım dedik, siz katılımcıların ve tüm destek verenlerimizin sayenizde karnavala dönüştü” diye konuştu.

     

    Ödül töreninin ardından toplu hatıra fotoğrafı çekildi. Yurt dışından gelen misafirler, söylenen şarkılara dans ederek eşlik ederken festival adeta karnaval havasında sona erdi.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Jazz Company’nin caz müzik geceleri kasım ayında başlıyor

    Jazz Company’nin caz müzik geceleri kasım ayında başlıyor

    Kasım ayı itibariyle özel caz gecelerine başlayacak olan Jazz Company, misafirlerine müzik ziyafetinin yanı sıra muhteşem bir gastronomi şöleni de yaşatacak. Taksim’deki Elite World İstanbul bünyesinde yer alan Jazz Company’de her cuma akşamı 22.00-01.00 saatleri arasında birbirinden değerli caz müzik sanatçıları sahne alarak, müzik severlerin hafta sonuna daha da keyifli başlamasını sağlayacak. 

     

    Şehrin merkezi Taksim’de Elite World İstanbul bünyesinde yer alan Jazz Company, kasım ayında caz müzik severleri hayatına renk katacak. 

     

    Her cuma 22.00-01.00 saatleri arasında birbirinden değerli müzisyenlerin sahne alacağı canlı caz gecelerinde, ilk performans 4 Kasım gecesi Kubilay Kan tarafından gerçekleştirilecek. Dünyanın önde gelen müzisyenlerinden Wynton Marsalis, Herlin Riley ve Scott Henderson gibi pek çok caz müzisyeniyle aynı sahneyi paylaşan Kan, misafirlerine keyifli ve müzik dolu anlar yaşatacak.

     

    Jazz Company’de 11 Kasım akşamı ise Sevil Esen caz severlerle buluşarak özel bir performans sergileyecek. Rock, soul, flamenko, bossa nova ve caz dahil birçok stilde çalışmalara imza atan Asena Akan  18 Kasım’da, Pınar Ünal ise 25 Kasım’da sahne alacak. 

     

    Misafirlerini caz dünyasında keyifli bir geceye davet eden Jazz Company, yeni sezonda sunduğu müzik ziyafetinin yanı sıra yiyecek- içecek menülerindeki yenilik ve sürprizleriyle de beğeni toplayacak.

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Konservatuvar öğrencilerinden sanatla ve hayvan sevgisini birleştiren proje

    Konservatuvar öğrencilerinden sanatla ve hayvan sevgisini birleştiren proje

    Ege Üniversitesi (EÜ) Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Türk Halk Oyunları Bölümü öğrencileri, Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla yürüttükleri proje kapsamında bir farkındalık konseri düzenledi.

     

    Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı açık alanda verilen konserde proje ekibi öğrenciler anlamlı günün repertuarını özenle seçerek icra ettikleri şarkılarla birlikte dinleyicilere Dünya Hayvanları Koruma Günü hakkında bilgi verdi. Vokalde Onur Kaynak, gitarda Salih Can Kaya ve perküsyonda Emirhan Dondar’a eşlik eden proje danışmanı öğretim elemanı Arş. Gör. Gökçe Asena Altınbay, sıra dışı bir yöntemle katılımcıların ilgisini çekti. Proje ekibi, hazırlanan bilgi sepeti içinden dinleyicilere hayvan hakları ile ilgili bilgilendirici notlar seçtirdi. Bilgi notlarını seçen ve okuyan seyirciler, sosyal medya yoluyla bilgileri paylaşarak daha fazla kişinin hayvanları koruma günü hakkında farkındalık edinmesini sağladı.

     

    Dinleyicilerin müziğe eşlik ettiği ve bilgi paylaşımına destek olduğu farkındalık proje konseri, katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı