Blog

  • WRI Türkiye Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2022: İklim Krizinin Anahtarı Yeşil Ekonomi ve Yeşil Finansman

    WRI Türkiye Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2022: İklim Krizinin Anahtarı Yeşil Ekonomi ve Yeşil Finansman

    • WRI Türkiye’nin düzenlediği 10’uncu Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nda yeşil ekonomi, yeşil finansman ve yeşil yatırım tartışıldı
    • WRI Ross Center for Sustainable Cities Vekil Global Direktörü Berg: “Şehirlere odaklanmadan iklim krizini çözemeyiz. Şehirler inovasyonlara imza atma, refahı ve yaşam kalitesini artırma, daha az kaynak tüketimi ve emisyonla yani daha küçük bir karbon ayak iziyle daha fazla insanı barındırma gücüne sahip. Bunun yolu da yeşil ekonomi ve yeşil yatırımdan geçiyor”
    • WRI Türkiye Direktörü Dr. Cansız: “Yeşil finansman ve yeşil ekonomi alanında yapılacak çalışmalar yatırımcılara sosyo-ekonomik büyümeyi olumlu etkileyebilecek, yatırımlarını geliştirebilecek ve yeni iş fırsatları yakalayabilecekleri olanaklar sunuyor”

     

    WRI Türkiye bu yıl 10’uncu kez Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nu düzenledi. Yaşanabilir Şehirlerin Yolu ‘Yeşilden Geçiyor’: Yeşil Ekonomi, Yeşil Finansman, Yeşil Yatırım başlığı altında gerçekleştirilen sempozyumda, yeşil ekonomi, yeşil finansman ve yatırım kaynakları konuşuldu, örnek projeler tartışıldı. Etkinlikte dünyadan ve Türkiye’den yeşil ekonomi, yeşil finansman konusunda uzman isimler hem günümüzde hem de gelecekte insanların ihtiyaçlarını sürdürülebilir şekilde nasıl karşılayabileceğini ve sürdürülebilir kalkınmayı tüm boyutlarıyla tartıştı.

     

    WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in Danimarka İstanbul Başkonsolosluğu, Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu, Kadıköy Belediyesi ve Marmara Belediyeler Birliği ortaklığında düzenlenen sempozyuma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Av. Şerdil Dara OdabaşıGaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Danimarka İstanbul Başkonsolosu Thierry Hoppe, Hollanda İstanbul Başkonsolusu Arjen Uijterlinde ve İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos & İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Björn Jönsson katıldı. 

     

    Etkinliğin açılış konuşmalarını WRI Türkiye Direktörü Dr. Güneş Cansız ve WRI Ross Center for Sustainable Cities Vekil Global Direktörü Rogier van den Berg yaptı.

     

    WRI Ross Center for Sustainable Cities Vekil Global Direktörü Berg şunları söyledi: “Paris Anlaşması’nda öngörülen iklim kriziyle mücadele ve uyum hedeflerini gerçekleştirmede, şehirlere önemli görev düşüyor. Şehirlere odaklanmadan iklim krizini çözemeyiz. Şehirler, Dünya’nın karasal yüzeyinin yalnızca yüzde 2’sini kaplasalar da kentsel alanlar, küresel enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 70’inden ve emisyonların yüzde 75’inden sorumlu. Kritik bir dönüm noktasındayız, fakat aynı zamanda bu, dönüşmek için de bir fırsat. Şehirler inovasyonlara imza atma, refahı ve yaşam kalitesini artırma, daha az kaynak tüketimi ve emisyonla yani daha küçük bir karbon ayak iziyle, daha fazla insan barındırma gücüne sahip. Bunun yolu ise yeşil ekonomi ve yeşil yatırımdan geçiyor.”

     

    WRI Türkiye Direktörü Dr. Cansız ise yeşil ekonominin ekolojik problemleri ve çevresel riskleri önemli oranda azaltırken, aynı anda insan refahını ve sosyal eşitliği artırdığını söyledi. Diğer yandan yeşil finans alanındaki çalışmaların da yatırımcılara sosyo-ekonomik büyümeyi olumlu etkileyebilecek, yatırımlarını geliştirebilecek ve yeni iş fırsatları yakalayabilecekleri olanaklar sunduğuna dikkat çekti: “Sanayiden ulaşıma, nüfus yoğunluğundan yapılaşmaya pek çok nedenden ötürü ‘iklim krizinin beşiği’ sayılan şehirler, iklim kriziyle mücadelede kilit öneme sahip. Aynı zamanda iklim krizinin etkilerinin de en fazla hissedildiği yerler olan şehirlerde krize adaptasyon ve tehditlere karşı alınacak önlemler, ivedilikle çözülmesi gereken meseleler. Sürdürülebilir, dirençli şehirler yaratmak, iklim krizine set çekebilmek demek. Sürdürülebilir ve dirençli şehirler ise daha yeşil ve daha yaşanabilir şehirler demek.”

      

    İMAMOĞLU: “TÜM İSTANBULLULARLA BİRLİKTE İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE EDECEĞİZ”

    Açılışta konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, iklim değişikliğinin dünya için en büyük tehdit ve iklim kriziyle mücadelenin de bütün dünyanın ortak meselesi olduğunu söyledi. İmamoğlu şunları kaydetti: “Dünyanın önceliği iklim değişikliği ile mücadele olması gerekirken yaratılan sorunlar, başta yakın coğrafyamızdaki savaş ve içinde olduğumuz tüm dünyayı da etkileyen göç sorunu, önemli meselelerin başında geliyor. Tüm bunlar ortak akılla ve ortak düşünceyle hareket edilmesi gereken alanlar. İklim değişikliği zaman geçtikçe azalan değil, artan bir risk ve etkisini çok güçlü hissediyoruz. Harekete geçmek için gelecek zamanı tarif eden değil, bugün eylem halinde olan, bu konuları konuşan ülkeler, şehirler olmak durumundayız. Fazla zamanımız yok. Hızlı bir şekilde önlem almamız gerekiyor. En önemli görev şehirlere düşüyor. İstanbul 2050 Vizyon Stratejisi’ni oluşturduk. Yol haritasını paydaşlarımızla birlikte çizdik. Dünya ekseninde başvurduğumuz kaynaklar, kurumlar, kuruluşlar ve belediyeler var. Geniş katılımla oluşturduğumuz İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı çerçevesinde, kentsel yayılmayı durdurmayı ve mevcut yapılı çevrenin ise depreme dayanıklı, enerji verimliliği yüksek, yatayda ve dikeyde yeşille bütünleşmiş bir şekilde gelişimini destekleyen bir şehir olabilmeyi hedefliyoruz. İstanbul, ‘100 İklim Nötr ve Akıllı Şehir Misyon’ çağrısına kabul edilen 100 öncü şehirden biri, anlaşmaya imza atmış tek şehirdir. Küresel iklim değişikliği ile mücadelede dünya kentleriyle birlikte hareket ederek kentimizi daha yaşanabilir bir geleceğe hazırlıyoruz. Bu entegre çalışma düzeni içinde tüm kentlerin deneyimlerinden faydalanmaya, kendi deneyimlerimizi de tüm dünya ile paylaşmaya hazırız. İklim krizine karşı tüm İstanbullularla birlikte mücadele edeceğiz.”

     

    ODABAŞI: “ARTIK KRİZE KRİZ DEMEMİZ GEREKİYOR”

    Kadıköy Belediye Başkanı Av. Odabaşı ise şöyle konuştu: “Gerek küresel gerekse yerel ölçekte ciddi krizlerden geçiyoruz. Gezegenimizin geleceği hakkında haklı endişeler giderek büyüyor. İklim krizi, enerji krizi, gıda krizi, derinleşen yoksulluk, plansız şehirleşme gibi her biri diğerini tetikleyen ve derinleşen bir kriz sarmalının içindeyiz. Bir varoluş tehlikesiyle karşı karşıyayız ve artık harekete geçmeliyiz, ‘artık krize kriz gibi davranmalıyız’. Bu anlamda STK’lar, yerel yönetimler, iş dünyası ve bireyler olarak yapmamız gereken birçok şey var. Dünyada bu konular tartışılıyor ve biz Kadıköy Belediyesi olarak yakından takip ediyoruz. Bunlardan çıkan iki sonuç var: İlki hemen harekete geçmemiz gerekiyor. İkincisi ise başta iklim krizi olmak üzere gıda krizi, salgınlar, derinleşen yoksulluk ve afetler ve benzeri konulara bütüncül bir yaklaşımla bakmamız gerekiyor.”

     

    Bu konularda finansmanın önemli bir madde olduğuna dikkat çeken Odabaşı, “Bugün finansmanı vermekte zorlanan yöneticilerin yarın finansman verecekleri bir gezegende yaşayamayacaklarını bilmeleri gerekiyor. Artık çevreye, iklime cimri davranma dönemi bitti. Onun için finansman sağlayacak kuruluşlara çağrımdır, bürokrasiyi azaltarak yerel yönetimleri desteklesinler” dedi. Odabaşı, Kadıköy belediyesi olarak iklim, çevre ve sürdürülebilirlik konusunda yürüttükleri projeler hakkında bilgi verdi.

     

    Hollanda İstanbul Başkonsolosu Uijterlinde de şunları kaydetti: “2016 yılında, Amsterdam dahil, Hollanda’daki dokuz belediye, Green Deal: Circular City/Yeşil Sözleşme: Döngüsel Şehir belgesini imzalayarak, 2050’ye kadar tümüyle döngüsel hale gelmeyi taahhüt ettiler. Döngüsel bir şehre dönüşmek ise karmaşık bir süreç. Yerel yönetimler, yerel şirketler, yerel kuruluşlar, yerel teknolojiler ve yerel kaynakların iş birliği gerekli. Amsterdam, döngüsel hale gelmek isteyen Türkiye’deki şehirler için ilham ve örnek teşkil edebilir.”

     

    ŞEHİRLERDE YAŞAYANLARIN TEMEL HİZMETLERE ULAŞMASI İÇİN YEDİ ÖNERİ

    Sempozyumda WRI Ross Center for Sustainable Cities Bilgi ve İş Birliği Direktörü Dr. Robin King de Daha Eşit Bir Şehre Doğruraporunu sundu. Afrika, Latin Amerika ve gelişmekte olan Asya ülkelerini kapsayan Küresel Güney’deki büyüyen şehirlerde kentsel hizmetlere ve fırsatlara adil erişimin nasıl olabileceğini ortaya koyan rapor, altı yıl süren bir projenin ardından hazırlandı.

     

    2050’ye kadar dünya nüfusunun üçte ikisinin şehirlerde yaşayacağına dikkat çeken King, günümüzde şehirlerde yaşayan her üç kişiden birinin yani 1,2 milyardan fazla kişinin, su, elektrik, konut, işe ve okula ulaşım gibi temel günlük hizmetlere güvenli veya uygun fiyatlı erişemediğini belirtti.

     

    Kapsayıcı ekonomik büyümeyi teşvik etmek için önce fiziksel kentsel altyapı ve hizmetlerin tüm şehir sakinleri için erişilebilir hale getirilmesinin şart olduğunun vurgulandığı raporda, yedi başlık altında toplanan şu çözüm önerileri geliştirildi: 

     

    • Altyapı Tasarımı ve Sunumu: Savunmasız gruplar önceliklendirilmeli.
    • Hizmet Sağlama Modelleri: Alternatif servis sağlayıcılarla ortaklığa gidilmeli.
    •  Veri Toplama Uygulamaları: Kamu katılımı yoluyla yerel veriler iyileştirilmeli.
    • Kayıt Dışı Kentsel İstihdam: Kayıt dışı çalışanlar tespit edilip desteklenmeli.
    • Finansman ve Destekler: Yatırımlar artırılmalı ve yenilikçi fonlar hedeflenmeli.
    • Kentsel Arazi Yönetimi: Şeffaf arazi piyasası ve entegre alan planlaması teşvik edilmeli.
    • Yönetişim ve Kurumlar: Kamu, özel sektör ve STK’lardan oluşan koalisyonlar kurularak ortak bir vizyon etrafında politik etki yaratılmalı.
       

    DÖRT OTURUMUN GÜNDEMİ YEŞİL EKONOMİYDİ

    Sempozyumun ilk oturumu Nordic Talks etkinliği oldu. Danimarka ve İsveç Başkonsoloslarının açılışı yaptığı ‘Yaşanabilir Şehirler için Yeşil Ekonomi Dönüşümü’ oturumunda her iki ülkenin yeşil ekonomi çözümleri ve bu alandaki iş birliği fırsatları ele alındı.

     

    WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Yönetim Kurulu Başkanı & SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Türkiye’de belediyelere yeşil finansman sağlayan kurum temsilcileriyle şehirlerin dönüşümünde yeşil finansmanın önemi ve yeşil finansman kaynakları konuşuldu.

     

    Moderasyonunu Hollanda İstanbul Başkonsolosu Uijterlinde’nin yaptığı Döngüsel Şehirler oturumunda döngüsel şehir kavramı ve örnekleri tartışıldı.

     

    Sempozyumun son oturumu olan Sıfır Karbon Binalar Ulusal ve Yerel Eylem Planı’nda ise teknik destek veren kurumu WRI Türkiye, ulusal uygulayıcısı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yerel uygulayıcısı ise Gaziantep ve Konya Büyükşehir Belediyeleri olan Sıfır Karbon Binalar Projesi; yeşil finansmanla fonlanan proje örneği olarak proje taraflarınca masaya yatırıldı.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Isaf ve Imex Bu Hafta Kapılarını Açıyor

    Isaf ve Imex Bu Hafta Kapılarını Açıyor

    26. ISAF Uluslararası Güvenlik, Ülke Güvenliği, Siber Güvenlik, Akıllı Yaşam, Yangın ve İSG Fuarları ile 2. IMEX Teknoloji ve Bilişim Fuarı, 13-16 Ekim tarihleri arasında sektör profesyonellerini İstanbul Fuar Merkezi’nde bir araya getirecek. Fuar; güvenlik, teknoloji ve bilişim alanlarında faaliyet gösteren ana sanayi ve KOBİ firmalarına yeni pazarlar bulmak, iş fırsatları yakalamak ve iş ortaklıkları kurmak için önemli bir köprü olacak. 

     

    Marmara Tanıtım Fuarcılık tarafından düzenlenen fuar, yurt içi ve yurt dışından 30 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayacak. Fuarda, 300'ün üzerinde stant, yurt içi ve yurt dışından 600'ün üzerinde firmanın ürünleri sergilenecek. Ayrıca; Güvenlik, Bilgi Güvenliği, Akıllı Binalar, Yangın ve İş Sağlığı Güvenliği sektörlerini tek çatı altında toplayarak sektörün önemli temsilcilerini bir araya getirecek. 

     

    YENİ PAZAR FIRSATI OLUŞTURACAK 

    45 ülkeden birçok firmanın satın alma heyetleri, tedarik zinciri ve iş geliştirme yetkililerini ağırlayacak etkinlikte, Türk firmaları üretim kabiliyetleri ve potansiyellerini yatırımcılara anlatma fırsatı yakalayacak.

     

    Marmara Tanıtım Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Feridun Bayram, "Fuarda, yurt dışından katılım sağlayacak global ölçekli firmalar, kurum ve kuruluşlar, Teknoloji ve Bilişimin önde gelen markaları, güvenlik sektörünün dev isimleri potansiyel ziyaretçilerle bir araya gelecek. Fuarımız; Güvenlik ve Bilişim sektöründe faaliyet gösteren firmalara yeni pazarlar, yeni iş ve ortaklık fırsatları bulma imkanı sağlayacak. Profesyonel bir koordinasyonla yerel ve uluslararası tedarikçi ve üreticiler için iş odaklı bir platform oluşturacak buluşma, yeni iş birlikleri için katılımcılara önemli fırsatlar sunacak" dedi.

     

    IMEX BİLİŞİM, TEKNOLOJİ VE ICT ZİRVESİ GERÇEKLEŞECEK

    Ziyaretçiler, 2022'in en yeni ürünlerinin yanı sıra, 2023 yılının yeni modelleri ve teknolojileri ile de tanışma imkanı bulacak. Etkinlik kapsamında yapılacak konferans, seminer ve panellerde, bilişim ve teknolojinin dünü, bugünü ve yarını konuları derinlemesine konuşulacak. IMEX 2022 ile eşzamanlı düzenlenecek zirve kapsamında, alanında uzman konuşmacıların olacağı sunumlar, oturumlar, paneller düzenlenecek. Metaverse, Siber Güvenlik, Sürdürülebilir Enerji, İnovasyon, Yapay Zeka gibi başlıklar ele alınacak.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Bitay Araştırma Departmanı, 3-8 Ekim haftasını değerlendirdi

    Bitay Araştırma Departmanı, 3-8 Ekim haftasını değerlendirdi

    Bitay Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan 3-8 Ekim haftasına ait piyasa analizinde, Bitcoin’in ve Ethereum’un seyri ve dünya piyasalarına etki eden majör faktörler değerlendirildi. İşte geçen haftanın özeti:   

     

    Geçtiğimiz haftaya Pazar gecesinden başlamak üzere İsviçre’nin en büyük 2. bankası Credit Suisse ve Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank’ın yükselen ve 2008 krizi seviyesine yakınsayan CDS’leriyle başlamıştık. Türkçe'de kredi risk primi veya kredi temerrüt takası olarak kullanılan CDS (Credit Default Swap) aslında bir çeşit sigortalama işlemi olarak tanımlanabilir.  

     

    Piyasalarda bu bankaların ödemelerde sıkıntıya mı düşeceği haberleri dolaşırken ABD’den büyüme ile ilgili gelen bazı olumsuz veriler, piyasanın yönünü yukarı çevirdi. Çünkü gelen veri FED’in faiz artırımlarında ayağını gazdan çekip yavaşlayabileceği sinyalini verdi. Bununla birlikte Pazartesi – Salı günleri ciddi yükselişler gördük. Çarşamba ise yine ABD’den gelen güçlü özel sektör istihdam verisiyle   bölgesel FED başkanının şahin açıklamaları algıyı tekrar bozdu ve Cuma’ya kadar düşüşler gördük. Cuma ise öğle saatlerinden sonra Ekim ayının en kritik 2. verisi olan Tarım Dışı İstihdam rakamları açıklandı. 250 bin beklentiye karşılık 263 bin olarak açıklanan veri piyasaları yıktı geçti. ABD hisse senedi endekslerinde 3 ve 4’lere varan düşüşler gördük.  

     

    Açıklanan bu veri ile FED’in agresif faiz hareketlerine devam edeceği beklentisi kuvvetlenmiş oldu. Bu hafta açıklanacak enflasyon verisinde olumlu yönde sürpriz görmediğimiz takdirde FED’in önümüzdeki toplantıda da 75 baz puan faiz artırması çok güçlü bir ihtimal. Bütün bu gelişmelerden ise Bitcoin çok sert etkilenmeden 19.400 USD seviyelerinde hareketine devam ediyor. Özellikle 18.600 ile 20.500 USD arasına sıkışan ve bu bölgede akümüle olan bir Bitcoin yapısı görülüyor. Ethereum ise kararsız bölgede ve 1280 ile 1300 USD seviyeleri güçlü desteklerin hemen üzerinde fiyatlanıyor. Merge sonrası belirsizliğin artması ve sırada bundan sonra ne olacağı sorusuna cevap bulunamaması fiyatı ve beklentileri baskılıyor. 

     

    Normalde Amerika endeksleri ile son derece korele hareket eden kripto para piyasası son dönemde pozitif anlamda ayrışmış durumda. Bunun sebepleri ise başta Avrupa ve İngiltere olmak üzere para birimlerinde yaşanan ciddi değer kayıpları olarak öne çıkıyor. Sterlin-Bitcoin ve Euro-Bitcoin paritelerinin hacimlerinde son dönemde ciddi artışlar var.  

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Türkiye’de ilk ve Tek Olan “Temiz Petek Projesi” Devam Ediyor

    Türkiye’de ilk ve Tek Olan “Temiz Petek Projesi” Devam Ediyor

    Muğla Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de bir ilk olan “Temiz Petek Projesi” ile Muğla’da yapılan arıcılık faaliyetlerine verdiği desteğin yanı sıra üreticileri önemli bir maddi yükten kurtardı.

     

    Muğla Büyükşehir Belediyesi arıcıların büyük sorunlarından biri olan büyük balmumu güvesine karşı başlattığı “Temiz Petek Projesi” ile arıcılara hizmet vermeye devam ediyor. Arıcıların proje başlangıcına kadar farklı yöntemlerle sakladığı petekleri, Muğla Büyükşehir Belediyesinin Temiz Petek Projesi ile şoklanarak arıcılara önemli bir kar kaynağı oldu.

     

    2022 Yılı Petek Şoklamaları Devam Ediyor

    Türkiye’nin önemli miktarda bal ihtiyacını karşılayan şehirlerinden biri olan Muğla’da Büyükşehir Belediyesi arı üreticilerine destek olmaya devam ediyor. 2018’de başlattığı ve Türkiye’de ilk ve tek olan Temiz Petek Projesi ile üreticilerin bir sonraki bal sezonunda kullanacakları petekler, büyük balmumu güvesinin verdiği zararların engellenmesi, balda kalıntı sorunun ortadan kalkması için -30 derecede şoklanıyor. Şoklanan petekleri teslim alan üreticiler bir sonraki sezona kadar peteklerini temiz bir şekilde saklayabiliyor. 2022 yılı için 1 Eylül’de başlayan Temiz Petek Projesi ile bugüne kadar 8 ilçeden gelen 24 bin 460 petek şoklanarak üreticilere teslim edildi. Temiz petek projesinden yararlanmak isteyen üreticiler için son tarih 15 Kasım 2022. Temiz Petek Projesi kapsamında 1 Eylül 2022 tarihinden bugüne kadar Köyceğiz, Marmaris, Menteşe, Seydikemer, Datça, Ula, Fethiye ve Ortaca olmak üzere 8 İlçede üretim yapan arı yetiştiricilerinin 24 bin 460 adet peteği şoklanarak kendilerine teslim edildi.

     

    Temiz Petek Projesi’nden yararlanmak isteyen üreticiler Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 444 48 01 numaralı telefonundan bilgi ve randevu alabiliyorlar.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Nordic Talks: Yeşil Ekonomiye Geçişte Türkiye’ye Kuzey Ülkelerinden Destek

    Nordic Talks: Yeşil Ekonomiye Geçişte Türkiye’ye Kuzey Ülkelerinden Destek

    • Türkiye’nin yeşil ekonomiye geçişine önemli katkı sağlayacak, Kuzey ülkelerinin bu alandaki tecrübelerini ve yenilikçi yaklaşımlarını paylaşmayı hedefleyen bu yılki Nordic Talks serisinin ilki düzenlendi  
       

    • Danimarka İstanbul Başkonsolosu Hoppe: “Günümüzde Danimarka yeşil dönüşümün öncülerinden biri. Yeşil ekonomiye geçişle ilgili deneyimlerimizi ve bilgi birikimimizi paylaşmak bizim sorumluluğumuz”
       

    • İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos & İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Björn Jönsson: “Döngüsel ekonomiye geçiş ancak politika, iş dünyası, kamu, akademik kurumlar, sivil toplum ve bireylerin iş birliğiyle mümkün” 
       

    • ProjectZero’un CEO’su Brian Seeberg: “İklim kriziyle mücadelede küresel iş birliğine dayalı yerele destek veren, akıllıca ve uygun maliyetli bir ana plana sahip olmak önemli
       

    İklim ve sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atan Türkiye’nin yeşil ekonomiye geçiş sürecine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilen Nordic Talks etkinliklerinin ilki, Danimarka İstanbul Başkonsolosluğuİsveç İstanbul Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde gerçekleşti.  

     

    WRI Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2022’de, ‘Green Economy Transformation for Liveable Cities/Yaşanabilir Şehirler için Yeşil Ekonomi Dönüşümü’ başlığıyla düzenlenen Nordic Talks oturumunda, Danimarka ve İsveç’in geliştirdiği, Türkiye için örnek teşkil edebilecek yeşil ekonomi çözümleri ve bu alandaki iş birliği fırsatları ele alındı. Oturumun açılış konuşmalarını Danimarka İstanbul Başkonsolosu Thierry Hoppe ve İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos & İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Björn Jönsson yaptı.

     

    Danimarka İstanbul Başkonsolosu Hoppe, sürdürülebilirliğin yerel değil global bir konu olduğunu ve dünya ülkelerinin çok fazla ortak noktası bulunduğunu vurguladı. Hoppe şunları söyledi: “Danimarka bir zamanlar tamamen ithal petrol ve diğer fosil yakıtlara bağımlıydı. Günümüzde ise Danimarka yeşil dönüşümün öncülerinden biri. Yeşil ekonomiye geçişle ilgili deneyimlerimizi ve bilgi birikimimizi paylaşmak bizim sorumluluğumuz. Daha sürdürülebilir, düşük karbonlu ve kaynakların verimli kullanıldığı bir dünyada yaşamak için başka ülkelere bu geçiş sürecinde yardımcı olmak istiyoruz. Başarılı bir dönüşümün sırrı, ‘daha azla daha çok yapmak’. En temiz ve en ucuz enerji kullanmadığımız enerjidir. Enerji maliyetlerinin hızla yükseldiği bu dönemde, enerji verimliliği daha da önemli hale geldi. Aslında karar vericilerin işi kolay: Enerji verimliliği çözümleri yatırımlarında karşılık hemen alınıyor” diye konuştu.

     

    İsveç’in dünyanın en inovatif ülkelerinden ve akıllı teknoloji öncülerinden olduğuna dikkat çeken İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos & İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Jönsson: “Döngüsel ekonomiye geçişin ancak politikacıların, iş dünyasının, kamunun, akademik kurumların, sivil toplumun ve bireylerin iş birliğiyle mümkün. İsveç, 2045’e kadar dünyadaki ilk karbon nötr OECD ülkesi olmayı hedefliyor. Yeşil ekonominin önemine inanan birçok İsveç şirketi de zehirli olmayan, döngüsel ve biyo-tabanlı bir ekonomiye geçiş için çalışıyor” dedi.

     

    DEKARBONİZASYONDA DÜNYANIN ÖRNEK ŞEHRİ SONDERBORG
    Nordic Talks’un ilk başlığı olan ‘ProjectZero – A local solution to a global problem/ ProjectZero – Global sorunlar için yerel çözümler’ kapsamında, Türkiye’deki iklim ve enerji krizi için yerel çözümler konuşuldu. 

     

    Danimarka’daki Sonderborg belediyesinin, yerel şirketlerin ve kent sakinlerinin birlikte hayata geçirdikleri, şehrin tüm enerji sistemini 2029’a kadar dekarbonize etmeyi hedefleyen girişim ProjectZero’un CEO’su Brian Seeberg şunları kaydetti: “İklim kriziyle mücadelede yerel destek, akıllıca ve uygun maliyetli bir ana plana sahip olmak çok önemli. ProjectZero da dekarbonizasyon maliyetlerini neredeyse yüzde 50 oranında azalttığı için enerji verimliliğine odaklanıyor. Project Zero örnek teşkil ediyor, akıllı ve düşük maliyetli çözümler sunuyor. Bunların hepsi ölçeklendirilip başka şehirlerde uygulanabilir.”

     

    Danfoss Türkiye Satış Direktörü Serhan Günel ise “2050'ye dek 2,5 milyar kişinin daha kent nüfusuna eklenmesi bekleniyor. CO2 emisyonlarının yaklaşık yüzde 70’inin şehir kaynaklı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, ısınmayı 1.5 derecede tutmak için, CO2 emisyonlar her yönüyle, cesurca ele alınmalı. Şehirlerde ise binalar toplam emisyonun yüzde 30’una sebep oluyor. Isıtma ve sıcak suyun, fosil olmayan yakıtlardan sağlanması, dekarkarbonizasyon için elzem” yorumunda bulundu.

     

    HAMMADDE KRİZİNİ DÖNGÜSEL ATIK YÖNETİMİ ÇÖZEBİLİR
    Nordic Talks’un ikinci başlığı, Closing the loop: Circular waste management/Tamamlanan döngü: Döngüsel atık yönetimi’yle ilgili konuşan RVM Systems Türkiye İcra Kurulu Üyesi Ayça Eroğlu da şirketlerinin global hammadde krizine döngüsel bir çözüm sunmak amacıyla kullanılmış ambalajların yüksek kalitede üretim ekosistemine tekrar dahil edilmesi için teknoloji geliştirdiklerini vurguladı.  Eroğlu, döngüsel bir ekonomi modeline hizmet ederken sürdürülebilirliğin temel ilkelerini de yaymayı hedeflediklerini belirtti.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • KOBİ’leri Büyüten Hepsiburada İş Ortağım Yola Çıkıyor

    KOBİ’leri Büyüten Hepsiburada İş Ortağım Yola Çıkıyor

    Türkiye’nin Hepsiburada’sı, kazançlı, kaliteli ve güvenli e-ticaret için kendisini seçen 88 bini aşkın paydaşından oluşan ekosistemine katılacaklara yeni fırsatlar sunduğu 

    “Hepsiburada İş Ortağım” projesini, gerçekleştirdiği basın toplantısıyla anlattı. Hepsiburada, Akbank’ın iş birliğiyle Ankara, İzmir ve İstanbul’dan başlayarak “Hepsiburada İş Ortağım Buluşmaları” ile KOBİ’lerle bir araya gelecek. 

     

    Türkiye’nin ‘En Çok Tavsiye Edilen E-Ticaret Markası’ Hepsiburada, e-ticarete atılmak, ürünlerini Türkiye’deki milyonlarca müşteriye ve dünyaya açmak, hızlı, kaliteli, güvenli ve yüksek standartlarda e-ticaretle kazançlarını artırmak isteyen yeni girişimcilere ulaşmak için başlattığı “Hepsiburada İş Ortağım” projesini ‘yollara’ taşıyor.

     

    88 bini aşkın iş ortağının yer aldığı bu büyük ekosisteme katılarak e-ticarette kendine seçkin bir yer edinmek isteyen işletmeler için yeni fırsatlar sunan Hepsiburada, bu yılın başında işini büyütmek isteyen KOBİ’ler için kapsamlı bir KOBİ Hareketi başlatan Akbank’ın iş birliğiyle Ankara, İzmir ve İstanbul’dan başlayarak girişimciler ve küçük ölçekli işletmelerle bir araya gelecek. Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Murat Büyümez, Hepsiburada Pazarlama Grup Başkanı Ender Özgün ve Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz’un katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında, projenin detayları anlatıldı. 

     

    Finanstan reklama, eğitimden yurt dışına uzanan güçlü Hepsiburada desteği 

    İş ortağı olarak hızla büyüyen Hepsiburada, İş Ortağım Buluşmalarına katılacaklara sunulacak iki yeni fırsattan ilki, komisyon oranı avantajı. Hepisburada İş Ortakları,  ek olarak hediye reklam kredisinden de yararlanabilecek. 

     

    Hepsiburada İş Ortakları, HepsiLojistik’in desteği, güçlü altyapısı, 24 saat kesintisiz hizmeti ve hızıyla, stoklamadan adreslemeye, paketlemeden kargolamaya e-ticarette birçok maliyet, zaman ve iş yükünden tasarruf edebilecek. Ayrıca HepsiJet ile gün seçerek kargolama yapabilecek. Tüm bunların yanı sıra, Hepsiglobal ile birden fazla ülkede satış yapma imkanıyla ürünlerini yurt dışına da açabilen Hepsiburada İş Ortakları, ürün, sipariş, reklam yönetimleri ve kampanyalar hakkında eğitimler alarak e-ticaret deneyimini geliştirebilecek, farklı sektörlerin önde gelen markalarıyla olan iş birliği sayesinde akaryakıt, kutu ve ambalaj tedariği, ürün fotoğraf çekimi, araç kiralama gibi hizmetlerden avantajlı olarak yararlanabilecek.

     

    Ayrıca, 1 Ekim itibarı ile Hepsiburada ödemelerini ilk kez Akbank üzerinden alan satıcılar yıl sonuna kadar geçerli olacak şekilde hak ediş tutarı üzerinden 500 TL’ye varan chip para ödülü ve daha pek çok avantajlar elde edecek.

     

    KOBİ’lere sunduğu desteklerle öne çıkan Akbank ile bu yolculuğa çıkmaktan mutluluk duyduklarını söyleyen Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Murat Büyümez, toplantıda şöyle konuştu: Türkiye’nin Hepsiburada’sı olarak, değer verdiğimiz 87 bini aşkın iş ortağımızı genişletme hedefiyle nemli partnerlerimizden biri olan Akbank ile bir yola çıktık. Ailemize yeni katılacaklar için de pek çok olanak ve imkân tanıyoruz. Ekosistemimizde bulunan dikey alt markalarımız, HepsiLojistik, HepsiPay, HepsiJet ve HepsiGlobal ile stoklamadan adreslemeye, paketlemeden kargolamaya, faturalandırmadan ürün teslimatı ve iade işlemlerine kadar tüm operasyonel süreçleri için destek sunarak onların yanında oluyor, yurtdışına satış imkânı tanıyor, her türlü reklam hizmetlerinde onlara destek olacak avantajlı kampanyalar sunuyoruz.”

     

    Hepsiburada Pazarlama Grup Başkanı Ender Özgün ise şunları söyledi; KOBİ’lerin büyümesi Türkiye ekonomisinin büyümesi demek. Hepsiburada da sahip olduğu tüm pazarlama gücünü, cirosunun 65’ini oluşturan, İş ortakları’nın gücüne güç katmak için kullanıyor. Hepsiburada, Efsane Kasım kampanyalarını başlatan ilk e-ticaret sitesi. Geçtiğimiz Kasım Hepsiburada için rekorların kırıldığı bir ay oldu. Hepsiburada, ‘Efsane Kasım’ döneminde trafiğini önceki aylara oranla70 arttı. Kasım ayı boyunca en çok indirilen uygulama oldu. Bu rakamlarla Hepsiburada, dünya çapında milyonlarca uygulamanın vitrine çıktığı Appstore’da “Günün Uygulaması” seçildi. Bu Kasım ayına da çok güçlü bir şekilde hazırlandık. Hep birlikte güzel işler yapacağımıza inancımız tam”

     

    Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz ise konuşmasında “2021 yılında ülkemizde e-ticaret hacmi 70 artış ile 380 milyar TL olarak gerçekleşti. E-ticaret faaliyetinde bulunan işletme sayısı 485 bin’i aştı. E-ticaretin genel ticarete oranı 17,7 oldu. Kişi başına düşen e-ticaret harcaması, 2020 yılına göre 70 artış göstererek 4.750 TL seviyesinde gerçekleşti. İşte bu doğrultuda Akbank olarak bizler de dijitalleşme, e-ticaret ve e-ihracat alanları başta olmak üzere piyasanın nabzını tutan bir banka olarak, müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarını yakından izliyoruz. Hepsiburada ile ekim ayı içerisinde Ankara, İzmir ve İstanbul’da e-ticarete girmek veya e-ticarette işlerini büyütmek isteyen satıcılara yol gösterecek ve ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunacak etkinlikler düzenleyeceğiz. Hali hazırda KOBİ’lerimiz için çok avantajlı bir kampanyamız bulunuyor. Mobil, ticari Akbank Kart (debit kart), otomatik fatura, üye iş yeri, ticari kredi kartı, çek karnesi ve SGK ödeme talimatı ürünlerimizden en az 3’ünü aktif kullanan Akbanklı KOBİ'ler 2.000 TL, en az 4’ünü aktif kullanan Akbanklı KOBİ'ler ise 4.000 TL chip-paranın sahibi olabiliyor. Ayrıca, 1 Ekim itibarı ile Hepsiburada ödemelerini ilk kez Akbank üzerinden alan satıcılara yıl sonuna kadar geçerli olacak şekilde hak ediş tutarı üzerinden 500 TL’ye varan chip para ödülü sunuyoruz. Bunlara ilave olarak, Hepsiburada ödemelerini Akbank hesaplarına alan satıcılara özel sunulan Hoş Geldin avantajlarımız bulunuyor. Bu kapsamda KOBİ’lerimize ücretsiz para transferi ve çek işlemleri, avantajlı faiz oranlarıyla taksitli ticari kredi, “0” faizli ticari artı para kredisi ve özel POS çalışma koşulları gibi çeşitli bankacılık ürünlerinde avantajlar da sunuyoruz” dedi.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Şirketler yetkin çalışan bulamıyor

    Şirketler yetkin çalışan bulamıyor

    Diplomaya sahip olmak, yabancı dil bilmek artık şirketler için yeterli değil. Şirketlerin çalışanlarından bilgi ve beceri anlamında beklentileri artarken her 4 işverenden 3'ü ihtiyaç duydukları yetkinlikte çalışan bulmakta zorlandığını belirtiyor. Bazı şirketler ise eğitimler düzenleyerek çalışanlarını geliştirmenin yolunu tercih ediyor. Özellikle Marka Yönetimi, Girişimcilik, Yeni Nesil İş Modelleri, Yaratıcı ve Tasarım Odaklı Düşünme, Kişisel Markalaşma, Zaman Yönetimi gibi eğitimlere ilgi arttı.

     

    Şirketlere ve çalışanlara eğitimler veren Hanersman Danışmanlık Kurucusu, Akademisyen Yazar Ecehan Ersöz "Dijitalleşme, dijital dönüşüm ve endüstri 4.0 kavramları iş dünyasının doğasını önemli ölçüde değiştirdi. Bu değişim şirketlerin içinde bulunduğu rekabet koşullarına daha hızlı uyum sağlamasını ve çevik olmasını gerektiriyor. Öyle ki bu alanlardaki değişim, pandeminin de etkisiyle iyice hızlandı" dedi.

     

    İş dünyası değişiyor

    İş dünyasının büyük bir değişim geçirdiğini aktaran Ersöz, "Endüstri 4.0 ile ilişkili olarak işveren ve çalışanları benimsemesi gereken yaklaşımlar Work (İş) 4.0, Employee (İşgücü/Çalışan) 4.0 ve Employer (İşveren) 4.0 kavramlarıyla tanımlanıyor bir süredir. Burada iş, işgücü ve işverenlerin endüstri de dijital teknolojilerin artması ile sahip olması gereken düşünce yapısı ve yetkinlikler tanımlanıyor. İş dünyasını oluşturan bu 3 bileşenin doğru şekillenmesi 'işin geleceği' için büyük öneme sahip. Bu durum hem işverenler hem de çalışanlar için dijital çağa artık daha hızlı uyum sağlama ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla şirketlerin çalışanlarından bilgi ve beceri anlamında beklentileri de arttı" diye konuştu.

     

    Beklentiler yükseldi

    Şirketlerin farkındalığı yüksek, üretken, iletişimi kuvvetli, inisiyatif alabilen, yaratıcı düşünen çalışanlara daha fazla ihtiyaç duyduklarını kaydeden Ersöz, "Bu değişim ve farklılaşma ortamında, iş yapma yöntemleri sürekli değişirken, şirketlerin ve çalışanların kazanılması gereken çeşitli becerilerin ve yetkinliklerin farkında olmaları gerekiyor. Bu yetenekler hem pozisyonla ilgili teknik konuları hem de kişisel gelişime dair konuları içeriyor. Bu doğrultuda şirketler çalışanlarının marka yönetimi, müşteri deneyimi, yaratıcı ve tasarım odaklı düşünme, yeni nesil iş modelleri eğitimlerini almalarına öncelik veriyorlar. Kendini bu konularda geliştiren adaylar ise iş başvurularında daha şanslı konumda oluyorlar" ifadelerini kullandı.

     

    'Yeni teknolojiler bilinmeli'

    Çalışanların yeni teknolojileri, şirketin mevcut iş modeline sarsıcı bir etki yapabilecek trendleri keşfedebilmelerinin çok önemli olduğunu kaydeden Ersöz, "Örneğin sektörünüzdeki müşteri deneyimini artıracak yeni bir girişim var mı? Bu gelişme sizin geleceğinizi nasıl etkileyebilir? Şirketlerin müşterilerinin davranışlarında yaşanan değişimler neler? Dijital teknolojiler ile müşterilerinize fark yaratan katkılar sağlayabilir misiniz? Dijital teknolojiler ile müşterilerinize fark yaratan katkılar sağlayabilir misiniz?" dedi.

     

    'Pazarlama ve marka yönetimine hâkim olunmalı'

    Marka yönetimi eğitiminin şirketlerin her departmanındaki çalışanların alması gerektiğine dikkat çeken Ersöz, şunları söyledi: "Sadece marka yönetimi ve pazarlama bölümlerinin alması gerektiği düşünülmemeli. Tüm şirket çalışanları aslında o markanın elçisidir. Marka yönetimine dair farkındalık şirket çalışanlarının eylemlerinde bütünleştirici etki yapar, verimlilik artar. Üretimden finansa satın almadan lojistiğe herkesin marka misyonu ve vizyonunun, değer önerisinin, markanın hedef kitlesinin kim olduğunun bilinciyle çalışması sinerji yaratır. Aksi takdirde aynı şirket çatısı altında bir araya gelmiş ama günün sonunda yaptığı çalışmaların neyi amaçladığını bilmeyen bir topluluk ortaya çıkar. Bu da iş dünyasının dinamiklerini göz önüne alırsak şirketlere büyük sorunlar yaşatır. Her departmandaki çalışanların müşteriye yönelik empati yapabilmesini isteyen şirketler marka yönetimi eğitimine önem veriyorlar." 

     

    Bu ihtiyaçların farkında olan işveren ve çalışanlar da var. Ersöz, bu sebeple kendisinin düzenlemiş olduğu Marka Yönetimi, Girişimcilik, Yeni Nesil İş Modelleri, Yaratıcı ve Tasarım Odaklı Düşünme, Kişisel Markalaşma, Zaman Yönetimi gibi eğitimlere talebin arttığının bilgisini verdi. 

     

    Yetenek açığı oranı Türkiye'de yüzde 71

    World Economic Forum'da yer alan bilgilere göre ise iş dünyasında pandeminin de bir sonucu olarak bir dönüşüm yaşandığını aktaran Ersöz, "Şirketler verimlilik için yeniden yapılanıyor ve mezuniyet derecelerinin yanında beceriler için işe alım yapıyor. Manpower Group tarafından 2022'nin 3.çeyreğinde 40 ülke ve bölgede 40 binden fazla işveren ile gerçekleştirilen 'Küresel Yetenek Açığı 2022' araştırmasına göre 4 işverenden 3'ü 2022'de ihtiyaç duydukları yetkinlikte çalışan bulmakta zorlanıyorlar. Küresel yetenek açığı küresel bazda 2010 yılında yüzde 31 seviyesindeyken 2022 yılında yüzde 75 seviyesine ulaşmış durumda. Rapora göre yetenek açığı oranı Türkiye için yüzde 71 değerinde" dedi.

     

    Bunlara sahip olan kazanır!

    Ersöz, Forbes'da yer alan bir makale gelecekte iş dünyasında odaklanılması ve kazanılması gereken yetkinlikleri ise şu şekilde özetledi:

    1. Eleştirel Düşünme: Önyargılarımızdan ve klasik kabullerden olabildiğince uzak ve objektif bir şekilde bir konu üzerinde düşünebilmek. Buradan işletmeler için farklılaşma yaratacak fikirler çıkarabilmek.

    2. Duygusal Zeka (EQ) ve Empati: Duygularınızın ve başkalarının duygularının farkında olma yeteneği.

    3. Yaratıcılık: Hayal etme, hayal kurma ve yeni fikirler üretme yeteneği.

    4. İş birliği ve Takım Çalışması: Başkalarıyla uyumlu çalışma.

    5. Kişilerarası İletişim Becerileri: Yazılı, sözlü ve görsel bilgi yoğunluğu yaşadığımız çağda dinleyebilme, anlayabilme ve fikirlerinizi iletebilme.

    6. Uyarlanabilirlik ve Esneklik: Değişimlere, farklı bakış açılarına uyarlanabilir bir zihniyete sahip olmak.

    7. Kültürel Zeka, Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Bilinci: Çeşitlilik ve kapsayıcılık iş dünyasının önde gelen konularından. Küresel ve dijital dünyada işyerleri ve toplumların daha çeşitli hale geldiği gerçeğinin farkında olmak gerekiyor. Bu yaklaşım başkalarıyla ilişki kurabilmek ve iş yapabilmek için farklı geçmişlere sahip bireylerle etkin bir şekilde çalışabilmesi anlamına geliyor. 

    9. Liderlik: Şirketlerdeki yönetim kademelerinde yöneticiden ziyade lider misyonuna sahip olmak, ekibine inisiyatif verebilmek.

    10. Etik Farkındalık: İşin ve teknolojinin müşteriler, çalışanlar ve diğer paydaşlar (çevre dahil) üzerindeki etik etkilerini anlamak.

    11. Kişisel Marka Yönetimi ve İş İlişkileri Kurma: Kişisel markalaşma bireylerin hem kendi temsili hem de yer aldıkları şirketi temsil etmeleri için son derece önemli. Doğru kişisel markalaşma itibar ve etkili iş sonuçları elde etmeyi sağlıyor. 

    12. Zaman Yönetimi: Çalışma şeklini daha etkili ve verimli hale getirmek.

    13. Merak ve Sürekli Öğrenme: Gelişim zihniyetini sürdürmek ve kişisel ve profesyonel olarak öğrenmeye ve büyümeye devam etmeyi sağlamak.

    14. Değişim Yönetimi: Şirketlerde dijital dünyanın gerekliliklerinin getirdiği, gerçekleşmesi gereken değişiklikleri kabul etmek, fikir katkısı sağlamak, çatışma yaratmamak, değişim süreci yönetimine katkı sağlamak.

    15. Kendine İyi Bakmak: İş-yaşam dengesini bulmak, ruhsal, fiziksel ve zihinsel sağlığa dikkat etmek.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Suna’nın Kızları’ndan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Mesajı

    Suna’nın Kızları’ndan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Mesajı

    11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü vesilesiyle ülkemizdeki güncel tabloyu değerlendiren Suna’nın Kızları Genel Koordinatörü Burcu Gündüz Maşalacı, Türkiye’de kız çocukların eğitime erişimden erken yaşta evliliğe, yapısal şiddetten yoksulluğa kadar önemli sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirterek, “Suna’nın Kızları olarak, kız çocukları çevreleyen sorunları ortadan kaldırmanın ancak onların içinde bulunduğu ekosistemi geliştirmek ve dönüştürmekle mümkün olacağına inanıyoruz. Biliyoruz ki, eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin azaltılması, kız çocukların başta eğitime erişiminin sürdürülebilmesi ve kendi seslerinin duyulması ile mümkün” dedi.

     

    Eğitim gönüllüsü ve iş insanı Suna Kıraç anısına, kızı İpek Kıraç tarafından Suna ve İnan Kıraç Vakfı çatısı altında kurulan Suna’nın Kızları, kız çocukların gelişim ihtiyaçlarını destekleyen bir ekosistem oluşturmak üzere çalışmalarını sürdürüyor. Dünya Kız Çocukları Günü vesilesiyle açıklamalarda bulunan Suna’nın Kızları Genel Koordinatörü Burcu Gündüz Maşalacı“Kız ve oğlan çocukları için eşit eğitim imkanlarının yaratılması, eğitim kalitesindeki bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması ve yoksulluğu önleyici tedbirlerin artırılması amacıyla bütünlüklü ve tutarlı aksiyonlara ihtiyaç var” dedi.

     

    Tek bir çocuk bile eğitimi bırakmak zorunda kalmamalı

    Suna’nın Kızları eğitim yolculuğunun hem araştırmalardan hem saha çalışmalarından elde ettiği bulguları da paylaşan Maşalacı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve yapısal şiddetin kız çocukların bütüncül gelişimlerinin önündeki en önemli engeller olduğuna dikkat çekerek, toplumdaki kültürel ve sosyal normlar ile mevcut çocuk algısının da sorunları derinleştirdiğini söyledi ve ekledi:

     

    “Sahada yaptığımız çalışmalar ve kız çocuklarla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler de bize gösteriyor ki, ailelerin çocuklarını okula göndermekle ilgili temel kaygıların başında yoksulluk geliyor. Pek çok aile, kız çocuğu okula göndermenin maliyetini, fazladan bir yük olarak algılıyor. Öte yandan, erken yaşta evliliklerin kültürel ve sosyal etkenlerden kaynaklandığı gibi, yoksullukla da ilişkisi olduğuna tanıklık ediyoruz. Küçük kardeşe bakmak, evdeki yaşlıya bakmak gibi aslında kamu eliyle çözülmesi gereken sorunlar nedeniyle okuldan alınan kız çocukların sayısı pandemide daha da arttı. Ama bu sorunlar sadece bir tek kurumun çabasıyla çözülemez. Bir çocuk bile eğitimini bırakmak zorunda kalmamalı. Devlet, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, uzmanlar yıllardır bu alana emek veriyor. Şimdi artık hep birlikte çalışmamız ve kolektif bir güç yaratmamız gereken dönemdeyiz.”

     

    Gerçek başarı onların sesini yükseltmek

    Kız çocukların nitelikli eğitime erişmelerinin yalnızca kendilerinin ve ailelerinin refah düzeyini değil, aynı zamanda kadın istihdamı, ekonomik büyüme, toplumsal cinsiyet eşitliği, iklim direnci, halk sağlığı ve toplumsal istikrar gibi konuları da olumlu etkilediğini hatırlatan Burcu Gündüz Maşalacı sözlerini şöyle sürdürdü: 

     

    “Suna’nın Kızları olarak, kız çocukları çevreleyen sorunları ortadan kaldırmanın ancak onların içinde bulunduğu ekosistemi geliştirmek ve dönüştürmekle mümkün olacağına inanıyoruz. Kız çocukların bedensel ve duygusal olarak iyi halde olmaları, eğitimlerine kesintisiz devam edebilmeleri, oyundan ve okuldan geri kalmamaları, baskı altında olmamaları ve gelecekleriyle ilgili karar sahibi olmaları için başlattığımız bu hareketi 32 sivil toplum kuruluşu ile birlikte sürdürüyoruz. Bizler çocukların önlerindeki engelleri kaldırsak ve güçlerimizi birleştirsek, sadece kızlar değil bütün çocuklar hayata daha eşit ve umutlu sarılırlar.”

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Corendon Airlines ile 50+ Keyfi

    Corendon Airlines ile 50+ Keyfi

    CORENDON AIRLINES, 50 YAŞ VE ÜZERİNDEKİ YOLCULARA AVANTAJLI UÇUŞ FIRSATI SUNUYOR

     

    CORENDON AIRLINES İLE KIŞ TATİLİNİ PLANLAYANLARA

     “50+ KEYFİ!”

     

    50 yaş ve üzerindeki yolcular, Corendon Airlines’ın tüm kış uçuşlarında yüzde 20 indirim kampanyası ile avantajlı fiyatlardan yararlanabilecek.

     Tatil Havayolu Corendon Airlines, kış aylarında da güneşin ve tatilin tadını çıkarmak isteyen yolcuları mutlu edecek bir kampanya başlattı. Havayolu, 10 Ekim 2022 – 31 Mart 2023 tarihleri arasındaki tüm uçuşlarında 50 yaş ve üzeri yolculara yüzde 20 indirim fırsatı sunuyor. Kampanya, 31 Ekim’e kadar corendonairlines web sitesi üzerinden veya yetkili seyahat acentelerinden yapılacak rezervasyonlarda geçerli olacak. 

     

    Kış aylarında Corendon Airlines ile Birleşik Krallık, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre ve Polonya’dan Avrupa’nın en popüler tatil destinasyonlarına avantajlı fiyatlarla uçma keyfi yaşanacak. Kampanya kapsamında Türkiye çıkışlı uçuşlarında da aynı olanağı sunan Corendon Airlines, kış ayları boyunca Türkiye’den Avrupa’ya direkt uçuşlar düzenleyecek.

     

    Uçuş gününde en az 50 yaşında olan yolculara özel uygulanan "50+ Keyfi" kampanyası, tek yön veya gidiş-dönüş olarak satın alınan uçuşlar için tüm uçuş ve ücret tiplerinde geçerli sayılacak.

     

    Kampanyadan yararlanarak rezervasyon yapan yolcular, aynı rezervasyon esnasında gidiş ve dönüş biletlerini birlikte almaları durumunda ekstra yüzde 10’a varan indirimden de yararlanabilecek. 

     

    Corendon Airlines’ın ayrıcalıklarıyla kış tatili keyfi ikiye katlanacak.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Başkan Taban Üniversite Öğrencileriyle Buluştu

    Başkan Taban Üniversite Öğrencileriyle Buluştu

    Belediye Başkanı Alper Taban, Uludağ Üniversitesi İnegöl Kampüsü YBS Topluluğu öğrencileriyle bir araya geldi. hem eğitim hem de İnegöl üzerine sohbetlerin ya pıldığı buluşmada, 100 dolayında öğrenci aynı zamanda DOSTUM’un farklı sportif branşlarını da deneme imkanı buldu.

     

    Belediye Başkanı Alper Taban, Uludağ Üniversitesi İnegöl Kampüsü Yönetim ve Bilişim Sistemleri Topluluğu öğrencileriyle buluştu. Gençlik Buluşması programı Cumartesi günü Yeniceköy Mahallesinde bulunan İnegöl Belediyesi Doğa Sporları ve Turizm Merkezinde gerçekleştirildi.

     

    DOSTUM’UN BRANŞLARINI DENEYİMLEDİLER

    DOSTUM tesislerinde 15.00’da etkinliklerle başlayan programda, 100 dolayında öğrenci tesisteki sportif etkinlikleri deneyimleme imkanı buldu. Atölye ziyaretleri, geleneksel okçuluk atış etkinliği, DOSTUM uçak pistinde drone, model uçak ve roket gösterileri, bisiklet sürüş etkinliği, canlı müzik, yemek ikramı ve kareoke yarışmalarının yer aldığı programda, Başkan Alper Taban da etkinliklerin bir bölümünde öğrencilerle bir araya geldi.

     

    BAŞKAN TABAN İNEGÖL’Ü TANITTI

    Hangar içerisinde yapılan buluşmada İnegöl’e dair anlatımlar yapan Başkan Taban, “Burada olduğunuz için her birinize teşekkür ediyorum. İnegöl güzel bir şehir. Fırsatların olduğu bir şehir. Sizlerin de burada önünüzde çok güzel günleriniz olduğunu düşünüyorum. Gençsiniz, hedefleriniz var ve bu hedeflere ulaşabilmek için fırsatlarınız var. Dolayısıyla ben bunların her birini başaracağınıza canı gönülden inanıyorum. Pek çok vilayetten daha iyi ticaret yapılan bir şehir burası. İşsizliğin eksi derecelerde olduğu bir şehir. İnegöl’ün en önemli yönü de içerisindeki insan gücü. 81 vilayetin tamamından insan yaşıyor burada. Her gelen de bu şehre bir değer katmış. Atölye kurmuş, üretim yapmış, çalışmış, tesis kurmuş… Bir şekilde değer üretmiş. Burada fırsatlar var, imkanlar var. Bu fırsatlar da hiç bitmeyecek, hep var olacak. Ancak fırsatlar sadece onu görebilenler için var” dedi.

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı