Kategori: Sağlık

  • Narsizm Nedir? Narsist Kime Denir?

    Narsizm Nedir? Narsist Kime Denir?

    Narsizm Nedir? Narsist Kime Denir?

    Günümüzde sıkça duyduğumuz kavramlardan biri olan narsizm, psikolojik bir kişilik özelliğini ifade eder. Özellikle ikili ilişkilerde ve sosyal ortamlarda etkisini gösteren bu durum, bireyin kendine olan aşırı hayranlığını ve başkalarını küçümseyen tutumlarını içerir. Peki narsizm tam olarak nedir? Narsist kimdir? Gelin, detaylarıyla inceleyelim.

    Narsizm Nedir?

    Narsizm, kişinin kendini aşırı sevmesi, yüceltmesi ve dış dünyadan sürekli onay beklemesi durumudur. Bu terim, kökenini Yunan mitolojisinde kendi yansımasına âşık olan Narkissos adlı karakterden alır. Psikolojik literatürde Narsistik Kişilik Bozukluğu (NPD) olarak da tanımlanan bu durum, bireyin empati yoksunluğu ve abartılı benlik algısıyla karakterizedir.

    Narsizmin Temel Özellikleri:

    • Kendini diğerlerinden üstün görme
    • Eleştiriyi kabul edememe
    • Sürekli hayranlık ve takdir bekleme
    • Empati kurmakta zorluk yaşama
    • İkili ilişkilerde manipülasyon eğilimi

    Narsist Kime Denir?

    Narsist, narsistik kişilik özellikleri gösteren bireye denir. Bu kişiler genellikle karizmatik, özgüvenli ve başarılı görünseler de, derinlerde büyük bir değersizlik korkusu barındırabilirler. Narsist kişiler, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını göz ardı ederek kendi çıkarlarını ön planda tutarlar.

    Narsist Kişilerin Davranış Özellikleri:

    • Sürekli ilgi odağı olmak isterler
    • Başarılarını abartarak anlatırlar
    • Karşılarındaki kişiyi küçümseyebilirler
    • Sorumluluk almayı reddeder, hatalarını başkalarına yükleyebilirler
    • İlişkilerde kontrolcü ve bencil davranabilirler

    Narsizm Türleri Nelerdir?

    Narsizm, farklı şekillerde ortaya çıkabilir. İşte en yaygın görülen narsizm türleri:

    Büyüklenmeci (Grandiyöz) Narsizm

    Bu tür narsistler, kendilerini kusursuz görür ve genellikle liderlik pozisyonlarında olurlar. Aşırı özgüven, kibir ve eleştiriye tahammülsüzlük belirgindir.

    Kırılgan (Gizli) Narsizm

    Dışarıdan çekingen ya da alçakgönüllü gibi görünürler; ancak iç dünyalarında başkalarından üstün olduklarına inanırlar. Eleştiriden fazlasıyla etkilenirler ve kolayca kırılırlar.

    Narsizmin Nedenleri Nelerdir?

    Narsizmin oluşumunda hem çevresel hem de genetik faktörler rol oynar. Uzmanlara göre, çocukluk döneminde aşırı övgü ya da yoğun eleştiriyle büyüyen bireylerde narsistik eğilimler gelişebilir.

    Narsizmi Tetikleyebilecek Faktörler:

    • Aile içi ilgisizlik ya da aşırı ilgi
    • Duygusal ihmal veya istismar
    • Dengesiz disiplin anlayışı
    • Genetik yatkınlık ve kişilik özellikleri

    Narsist Kişilerle Nasıl Baş Edilir?

    Narsist kişilerle ilişki kurmak ve bu ilişkiyi sürdürmek oldukça zordur. İş hayatında, arkadaş çevresinde ya da romantik ilişkilerde narsist bireylerle karşılaşmak mümkündür. Bu kişilerle sağlıklı iletişim kurabilmek için sınır koymak büyük önem taşır.

    İpuçları:

    • Sınırlarınızı net çizin
    • Manipülasyonlara karşı dikkatli olun
    • Empati kurmaya zorlamayın
    • Gerekirse profesyonel destek alın

    Narsizm, modern ilişkilerde ve sosyal yapıda giderek daha fazla karşılaştığımız bir kişilik örüntüsüdür. Her bireyde az da olsa narsistik eğilimler olabilir; ancak bu eğilimler günlük yaşamı ve ilişkileri olumsuz etkiliyorsa, bir uzmana başvurmak önemlidir. Narsist kime denir sorusunun cevabı, sadece bir kişilik tipi değil, aynı zamanda sağlıklı sınırlarla başa çıkmayı gerektiren bir durumu da tanımlar.

  • Лечение лейкоза в Турции : передовые методы и заботливая забота

    Лечение лейкоза в Турции : передовые методы и заботливая забота

    Лейкемия, или рак крови, является серьезным заболеванием, которое требует комплексного и качественного лечения. Турция, с ее передовой медицинской инфраструктурой, высококвалифицированными специалистами и современными технологиями, стала одним из ведущих медицинских направлений для пациентов, столкнувшихся с этим тяжелым диагнозом.

    О лейкемии

    Лейкемия – это тип рака, который влияет на кроветворную систему, в частности, на кровеносные клетки и костный мозг. Он характеризуется не контролируемым ростом аномальных белых кровяных клеток. Лейкемия может влиять на пациентов любого возраста и имеет разные подтипы, такие как острая лейкемия и хроническая лейкемия.

    Преимущества лечения лейкемии в Турции

    1. Современные медицинские учреждения

    Турция имеет множество современных медицинских центров и больниц, оборудованных передовой техникой и лабораториями. Это позволяет специалистам проводить диагностику и лечение лейкемии на высшем уровне.

    2. Высококвалифицированные специалисты

    Турция привлекает специалистов в области гематологии и онкологии со всего мира. Врачи и хирурги в Турции имеют высокий уровень подготовки и опыта в лечении лейкемии, что обеспечивает качество и эффективность медицинской помощи.

    3. Инновационные методы лечения

    Турция активно внедряет инновационные методы лечения лейкемии, включая таргетированную терапию и иммунотерапию. Эти методы позволяют настраивать лечение для каждого пациента с учетом его индивидуальных особенностей и характеристик опухоли.

    4. Доступность лечения

    Стоимость лечения лейкемии в Турции часто более доступная по сравнению с развитыми странами, такими как США или страны Западной Европы. Это делает Турцию привлекательным вариантом для пациентов, которые ищут высококачественное медицинское обслуживание без огромных расходов.

    Процесс лечения в Турции

    Процесс лечения лейкемии в Турции начинается с детальной диагностики и оценки состояния пациента. После чего назначается индивидуальный план лечения, включая химиотерапию, трансплантацию костного мозга, иммунотерапию и другие методы.

    Весь процесс лечения проводится под строгим наблюдением медицинских специалистов, и каждому пациенту предоставляется заботливая и индивидуальная поддержка во время всего лечения.

    Лейкемия – это сложное заболевание, но с правильным лечением и поддержкой пациенты могут преодолеть его. Турция предоставляет выдающиеся медицинские услуги в области лечения лейкемии, сочетая современные методы и заботливое отношение к пациентам. Пациенты, рассматривающие возможность лечения лейкемии за границей, могут обратить внимание на Турцию как одну из лучших опций для своего выздоровления.

    ИСТОЧНИК : Лечение лейкоза в Турции

  • Konjonktivit Nedir?

    Konjonktivit Nedir?

    Konjonktivit genellikle birkaç nedenden dolayı gözleri etkileyebilir. Bu makalemizde sizlere konjonktivitin nedenlerinden tedavisine kadar size konjonktivit hakkında önemli bilgiler vereceğiz.

    Konjonktivit Nedenleri Nelerdir?

    Konjonktivit, berrak göz akıntısı ile tek taraflı veya iki taraflı viral enfeksiyondan kaynaklanabilir. Bakteriyel enfeksiyon da konjonktivitin nedenlerinden biridir ve genellikle çocuklarda veya yetişkinlerde görülür. Ayrıca sarımsı – yeşilimsi renkli yapışkan salgılarla ilişkilidir. Enfeksiyon bir veya iki gözde ortaya çıkabilir ve konjonktivit ile solunum yollarının yukarıdan iltihaplanması arasında bir bağlantı olabilir. Alerjiler konjonktivit nedenleri arasındadır ve gözyaşı, hapşırma ve burun akıntısı ile birlikte gelirler. Bazen yabancı bir cisim göze sızarak konjonktivit oluşturabilir.

    Konjonktivit Belirtileri Nelerdir?

    Konjonktivit semptomlarına gözde kızarıklık ve gece boyunca gözün salgılarının bir sonucu olarak göz yüzeyinde kabuk benzeri bir zar ile ilişkili kumlu bir his eşlik eder. Bir kişi bu semptomları hissettiğinde, konjonktivit enfeksiyonu enfeksiyon tarihinden itibaren iki hafta sürebileceğinden gerekli tedavileri almak için bir doktora danışmanız gerekir.

    konjonktivit Nasıl Tedavi Edilir?

    Doktor, uygun tedaviyi reçete etmeden önce, hastayı muayene etmeli ve ister göz damlası olsun isterse göz kapaklarına uygulanacak bir merhem olsun ilacı reçete etmelidir. Ayrıca doktor, hastalığı yenmek için hastasına antibiyotik kullanmasını önerebilir ve genel olarak konjonktivitin tekrar ortaya çıkmasını önlemek için hastalık ortadan kalktıktan sonra bile reçete edilen tedaviyi tamamlamak gerekir.

     

    KAYNAK : Haber Odası

  • Nörodermatit Nedir?

    Nörodermatit Nedir?

    Nörodermatit kişiden kişiye farklılık gösterir ve buna dikkat etmek ve tedavisini geciktirmemek için arkasında nelerin gizlendiğini bilmek gerekir, bu yüzden bugün makalemizde size nörodermatit hakkında bilgi vereceğiz.

    Nörodermatit Nedir?

    Nörodermatit alevlenme ve remisyon dönemleri ile ortaya çıkan kronik alerjik tipte bir hastalıktır. Bu hastalık en sık çocuklukta tespit edilir, ancak ergenlik döneminde başka herhangi bir anormallik olmadığında semptomlar ve alerjiler kendiliğinden kaybolur. Ebeveynler çok dikkatli olmalı, çünkü nörodermatit için uygun tedavi yapılmadığında ciltte değişiklik ve mühür oluşumu gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Nörodermatit durumunda doktorlar hijyen kurallarına uyulmasını ve sağlanmasını önermektedir. Çocuk için emzirme ve hijyen, hastalığın ilerleyen yaşlarda kötüleşmesini önlemek için en önemli faktördür.

    Nörodermatit Nedenleri Nelerdir?

    Nörodermatit, kalıtım, stres, sinir bozuklukları ve olumsuz duygular nedeniyle kişiyi uzun süre etkiler. Vücutta bu hastalığı tetikleyen faktörler vardır; bunlar arasında uzun süreli zihinsel stres, sıkı fiziksel çalışma, uyku rejiminin sistematik olarak bozulması ile gastrointestinal sistem hastalıkları ve ayrıca gıda, ilaç ve diğer türlerden zehirlenme olasılığı vardır. Bunun yanında kuru gıda, yünlü malzemeler, ev tozu, kozmetik, polen, koruyucular ve aşı gibi nörodermatite neden olan çevresel faktörlerin de bulunduğunu belirtmekte fayda var.

    Nörodermatit Belirtileri Nelerdir?

    Hastalığı ortaya çıkaran en önemli etkenler kaşıntı, ciltte kızarıklık ve sinirsel rahatsızlıklardır. Nörodermatit durumunda, ciltte ilk önce normal cilt renginden farklı olmayan, ancak daha sonra pembe veya kahverengiye dönüşen parlak bir yüzeye sahip küçük cilt nodülleri oluşur. Genellikle etkilenen cilt morlaşır.

  • Concorde yanılgısı zekadan bağımsız bilişsel bir hata

    Concorde yanılgısı zekadan bağımsız bilişsel bir hata

    Değişime ve yeniliğe kapalı kişilerde daha sık görülüyor

     

    Günlük hayatta sıkça duyduğumuz ‘O kadar da para harcadık…’, ‘Bu sınava aylarca çalıştım…’, ‘Bu okula yıllarımı verdim…’, ‘Bu ilişkiye çok emek verdim…” gibi cümlelerin psikiyatride “Concorde yanılgısı” denilen durumun örnekleri olduğunu belirten uzmanlar, bu yanılgının değişime, yeniliğe dirençli, eyleme geçmekte zorlanan, ertelemeci ve geçmişe dair pişmanlıkları yoğun yaşayan kişilerde daha sık görüldüğünü kaydediyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, Concorde yanılgısının nitelikli, eğitimli, zeki veya akıllı olmak gibi özelliklerden bağımsız olarak pek çok kişide gözlemlenebilecek bilişsel bir hata olduğunu ifade ediyor.

     

    Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Erman Şentürk, psikiyatride “Concorde yanılgısı” olarak adlandırılan duruma ilişkin değerlendirmede bulundu.

     

    Olumsuz sonucun öngörülmesine rağmen ısrarcı olunuyor

    Yrd. Doç. Dr. Erman Şentürk, Concorde yanılgısını, “Bireyin yoğun çaba, zaman, enerji, para harcadığı bir şeyin neticesinin mutsuzlukla, başarısızlıkla ya da zararla sonuçlanacağını bildiği halde ondan vazgeçmemesi ve sürdürmekte ısrarcı olması hali” olarak tanımladı. Şentürk, “Concorde yanılgısı, bir nevi ‘gelecekten vazgeçmek pahasına geçmişe tutunmak’ şeklinde rasyonel olmayan bir karar verme şeklidir” dedi.

     

    Ana motivasyon ödülün çekiciliğine bağlı oluyor

    Bu vazgeçememenin altında yatan faktörlere değinen Yrd. Doç. Dr. Erman Şentürk, “Bu durum, beklenti teorisiyle açıklanmaktadır. Beklenti teorisine göre, bireyin belirli bir amaç doğrultusunda harcadığı çaba, sonucundan beklediği fayda ve getiriyle doğru orantılıdır. Bu nedenle davranış seçimi ve kişiyi sonuca götürecek ana motivasyon, kazanılacak ödülün çekiciliğine ve ne kadar arzu edildiğine bağlıdır. Bu durum, ödülü kaybetme beklentisiyle karşı karşıya kalan ve bu durumu kabullenmekte zorlanan bireyin risk arayışına girmesine ve neticede Concorde yanılgısının ortaya çıkmasına neden olur” diye konuştu.

     

    Günlük yaşamda sık rastlanıyor

    Yrd. Doç. Dr. Erman Şentürk, Concorde yanılgısının “Batık maliyet yanılgısı” terimi ile davranışsal finans alanında sıklıkla kullanıldığını ve günlük yaşamda da örneklerine rastlandığını belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:

     

    “Concorde yanılgısı, sadece ekonomi alanıyla kalmayıp aynı zamanda çeşitli yaşam olaylarında yaptığımız bilişsel hataları da açıklıyor. Concorde yanılgısına göre kişinin bir plana, programa, ilişkiye, işe ya da okula yaptığı duygusal, maddi ya da zamansal yatırım ne kadar fazlaysa mevcut olanı koruma ya da devam ettirme arzusu o kadar güçlü olur. ‘O kadar da para harcadık…’, ‘Bu sınava aylarca çalıştım…’, ‘Bu okula yıllarımı verdim…’, ‘Bu ilişkiye çok emek verdim…” gibi cümleler günlük hayatta sıklıkla karşılaştığımız bazı Concorde yanılgısı örnekleridir. Dilimizdeki ‘Zararın neresinden dönersen kardır’ atasözü, Concorde yanılgısına karşı koymak adına verilebilecek en iyi örneklerden biri olabilir.”

     

    Dopamin salınımı da etkileniyor

    Bu yanılgının başlamasından önce ve esnasında beyinde çeşitli değişikliklerin yaşandığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Erman Şentürk, “Yakın tarihte yapılan bir çalışma, beynin ödül merkezinin bazı bölgelerindeki dopamin salınımının, ödülü yani batık maliyeti elde etmek için gösterilen çabadan büyük ölçüde etkilendiğini ve batık maliyetin dopamin salınımı ile doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koymuştur” dedi.

     

    Genç bireylerin etkilenme olasılıkları daha fazla

    İnsanın doğası gereği bazı bilişsel hatalara eğilimli olduğunu ve zaman zaman mantıksız kararlar verebildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Erman Şentürk, “Bu durum, mantık çerçevesinde hareket ettiği varsayılan insanın, kararlarının altında çoğu kez içgüdülerinin ve duygularının yatması ile alakalıdır. Concorde yanılgısı, nitelikli, eğitimli, zeki veya akıllı olmak gibi özelliklerden bağımsız olarak pek çok kişide gözlemlenebilecek bilişsel bir hatadır. Bununla birlikte değişime, yeniliğe dirençli, kabullenici, boyun eğen, eyleme geçmekte zorlanan, ertelemeci, geçmişe dair pişmanlıkları yoğun yaşayan, belirsizliğe tahammülsüz, sosyoekonomik düzeyi ve özdenetimi düşük insanlarda daha sık gözükmektedir. Genç insanların Concorde yanılgısından etkilenme olasılıklarının ileri yaştakilere göre daha fazla olduğu bilinmektedir” diye konuştu.

     

    Kaygı bozukluğu ve depresyona daha fazla eğilimliler

    Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Erman Şentürk, Concorde yanılgısına sahip bireylerin, diğer bireylere kıyasla tıbbi yardım ararken daha uzun süre bekledikleri, kaygı bozukluğu, depresyon, somatizasyon bozukluğu, kumar oynama bozukluğu ve tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi bazı psikiyatrik tablolara daha eğilimli olduklarının ortaya konduğunu sözlerine ekledi.

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Canik Belediyesi’nden Glütensiz Gıda Desteği

    Canik Belediyesi’nden Glütensiz Gıda Desteği

    Canik Belediyesi ilçedeki çölyak hastalarına glütensiz gıda desteği sağlıyor.

    Canik Belediyesi, ilçede yaşayan çölyak hastalığı olan ihtiyaç sahibi vatandaşlara glütensiz gıda desteği sağlıyor. Çölyak hastalığı olan vatandaşların glütensiz besin diyetine uygun olarak tüketebileceği birçok ürünün yer aldığı gıda kolileri vatandaşlara teslim edilecek.

     

    Glütensiz Gıdalar Vatandaşlara Ulaşıyor

    Glütensiz gıda ürünlerin bulunmasının zor olduğuna değinen Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, “Çölyak hastalığı günümüzde artık yaygın bir şekilde bireylerde görülebiliyor. Çölyak hastalığıyla mücadele eden vatandaşlarımızın çektiği sıkıntıları yakından biliyoruz.  Glütensiz gıda ürünlerinin fiyatları maalesef bir hayli yüksek ve kolaylıkla bulunamıyor. Glütensiz gıda ürünlerinden hazırladığımız kolilerimizi vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz” dedi.

     

    Çölyak Hastalarına Destek Sürüyor

    İlçede çölyak hastalığı olan ihtiyaç sahibi vatandaşlara yönelik desteklerin süreceğini ifade eden Başkan İbrahim Sandıkçı, “İlçemizde ihtiyaç sahibi çölyak hastası vatandaşlarımıza glütensiz gıda desteğimizi sürdürüyoruz. İhtiyaç sahibi çölyak hastalarımıza Ramazan aylarında ve yıl içerisinde ücretsiz bir şekilde glütensiz gıda kolilerimizi ulaştırıyoruz. Çölyak hastalığının farkındayız. Her zaman ve her koşulda vatandaşlarımızın yanındayız” ifadelerini kullandı.

     

    Başvurular Başladı

    Canik Belediyesi tarafından ilçede çölyak rahatsızlığı olan ihtiyaç sahibi vatandaşlara ücretsiz bir şekilde glütensiz gıda desteği verileceği, vatandaşların 20 Aralık 2022 tarihine kadar Kadın, Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne başvurabileceği bildirildi.   

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Kış Mevsiminde Vücut Direncini Korumak İçin Sağlıklı Beslenme Önerileri

    Kış Mevsiminde Vücut Direncini Korumak İçin Sağlıklı Beslenme Önerileri

    Kış mevsimin gelmesiyle beraber hava sıcaklıklarında ki ani düşüşler vücut direncini etkiliyor. Kış mevsiminde en sık görülen gribal enfeksiyonlar, kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirilmesinden dolayı daha hızlı ve fazla kişiye bulaşabiliyor. Soğuk havalarda hastalıklarından korunmak ve vücut direncini artırmak için sağlıklı beslenmek ilk kural. Renkli beslenmek, mevsim meyve ve sebzelerini tüketmek, bol sıvı alımı gibi küçük adımlarla bağışıklığınızı güçlü tutabilirsiniz.

     

    Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Beslenme ve Diyet bölümünden Dyt. Aslı Ortakçı ‘kış mevsiminde vücut direncini korumak için sağlıklı beslenme önerilerini’ sizler için yazdı. 

     

    Mevsiminde renkli beslenin. 

    Gün içinde farklı renkte sebze ve meyvelerden oluşan bir beslenme planı ile antioksidan zengini A, C ve E vitamini almak vücudun güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmaktadır. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tüketimi de önemlidir. 

     

    Omega-3 gibi sağlıklı yağlar bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

    Haftada 2 kez balık tüketilmesine özen gösterilmeli. Özellikle D vitamini yönünden zengin hamsi ve somon gibi balıkların tüketilmesi daha çok önerilmektedir. Balığın yanı sıra diğer omega-3’den zengin olan avokado, ceviz ve keten tohumu da bağışıklığı güçlendirmekte etkin rol oynuyor.

     Bol su tüketimine önem verin. 

    Havaların soğuması ile birlikte genelde su tüketiminde bir azalma yaşanmaktadır. Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılması, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Suyun içerisine daha kolay ve zevkle içmesini sağlayacak; çubuk tarçın, limon kabuğu, salatalık gibi aroma veren besinler ilave edilebilir.

     

    Bağışıklık için probiyotik tüketin.

    Gün içinde mutlaka 1 kâse yoğurt ya da 1 bardak kefir tüketmeye çalışın. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için mutlaka tüketilmelidir. Kilo kontrolü açısından ara öğün olarak da tüketilebilir.

     

    Bitki çayları tüketin. 

    Havaların soğuması ile birlikte salep, sıcak çikolata gibi kalori ve şeker içeriği yüksek içeceklerden uzak durmak gerekir. Bunların yerine günde 2 bardak bitki çayı içmek daha doğru bir davranış olacaktır. Bitki çayı olarak; yeşil çay, ıhlamur, kuşburnu çayı tercih edilebilir. Bitki çayların içerisinde bulunan fenolik bileşikler bağışıklık sisteminize de güçlendirecektir.

     

     

    Yeterli ve düzenli uykuya önem verin.

    Vücut direncinde önemli rol oynayan başka bir etken ise yeterli ve düzenli uykudur. Yetersiz uyku bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açar bu yüzden 7-8 saat yeteri kadar uyumak bağışıklık sistemi için çok önemlidir.

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Viral enfeksiyonlar beyin tümörü riskini artırabilir

    Viral enfeksiyonlar beyin tümörü riskini artırabilir

    Dünyada her 100 bin kişinin 5-10’unda yıllık olarak beyin tümörü saptanabildiğini belirten Medical Park Ankara Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İsmail Bozkurt, “Beyin tümörünün oluşumunda net sebepler henüz aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Fakat bilinen risk faktörlerinin yaş, genetik yatkınlık, aile öyküsü, sigara, radyasyon maruziyeti, geçirilmiş viral enfeksiyon (EBV, CMV), elektromanyetik alanlara yakın yaşamak ve kafa travmaları olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

     

    Medical Park Ankara Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. İsmail Bozkurt, beyin tümörü ve tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu.

     

    150 FARKLI ÇEŞİDİ BULUNUYOR

    Beyin tümörünün ne olduğuna değinen Op. Dr. Bozkurt, “Latince şişlik anlamına gelen tümör, vücudun her dokusunda görülebildiği gibi beyinde de rastlanabilir bir durumdur. Beyin tümörü tanısı alan kişilerin yaş ortalaması 61 olduğundan ömür beklentisi ve sağlık hizmetlerindeki artışa paralel olarak tanı alan kişi sayısında artış mevcuttur. Dünyada her 100 bin kişinin 5-10’unda yıllık olarak beyin tümörü saptanabilmektedir. Tümörler genel olarak benign (iyi huylu) ve malign (kötü huylu) olarak ayırım gösterir. Beyin tümörlerinde tanımlanmış 150 farklı çeşit bulunur ve köken aldığı hücreye göre yavaş veya hızlı büyüme seyri gösterebilmektedir. Beyin tümörlerinin çoğunluğu vücudun başka bir yerinde oluşan kanserin sıçraması ile oluşmaktadır” açıklamasında bulundu. 

     

    RADYASYONA DİKKAT!

    Op. Dr. Bozkurt, beyin tümörünün oluşumunda net sebeplerin henüz aydınlatılmaya çalışıldığını fakat bilinen risk faktörlerinin yaş, genetik yatkınlık, aile öyküsü, sigara, radyasyon maruziyeti, geçirilmiş viral enfeksiyon (EBV, CMV), elektromanyetik alanlara yakın yaşamak ve kafa travmaları olduğunu söyledi. 

     

    BU BELİRTİLER GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

    Beynin tüm vücudumuzun komuta merkezi olduğu için, tümörün bulunduğu yer ve boyutuna göre bulguların değişkenlik gösterebileceğini söyleyen Op. Dr. Bozkurt, belirtileri şu şekilde sıraladı:

    •          Baş ağrısı (yeni başlayan, farklı karakterde, giderek şiddetlenen).

    •          Özellikle sabahları olan bulantı/kusma.

    •          Epilepsi nöbeti.

    •          Dengesizlik, baş dönmesi.

    •          Görme, işitme veya konuşmada bozukluk.

    •          Kollarda ve bacaklarda kuvvetsizlik, uyuşma, beceriksizlik.

    •          Ani duygu durumu değişikliği.

    •          Hafıza bozukluğu.

    •          Uyku hali.

    •          Yüzde uyuşma.

    •          Kişilik değişikliği.

    •          Bilinç bulanıklığı.

    •          Karar vermekte zorluk.

    AİLESİNDE KANSER OLAN BİREYLER DİKKAT ETMELİ

    Özellikle ailede kuvvetli beyin tümörü hikâyesi olan bireylerin sigara ve radyasyon gibi önlenebilir faktörlerden uzak durması gerektiğine dikkat çeken Op. Dr. Bozkurt, “Bu kişilerin aynı zamanda tümör bulgularını barındırması halinde Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanına muayene olması elzemdir” dedi.

     

    Beyin tümörü tanısında öncelikle en önemli basamağın hastanın hikâyesi ve muayenesi olduğunu belirten Op. Dr. İsmail Bozkurt, “Deneyimli bir hekim hikâye ve muayene sonrası şüphelendiği bir durum olması halinde tanı koydurucu ek görüntüleme tetkiklerine başvurabilir. Bunların başında en hızlı olan bilgisayarlı tomografi olup, daha net tanı ve değerlendirme için manyetik rezonans (MR) görüntülemesi tercih edilir. Şüpheli bulgular izlenmesi halinde ilaçlı (kontrastlı) MR ile tanı netleşir. Bazı durumlarda tümörün başka yerden sıçradığından şüphelenilirse, vücudun diğer bölgelerini değerlendiren PET gibi ek tarama ve tetkikler yapılabilir” diye konuştu.

     

    TÜMÖRÜN EVRELERİ

    Beyin tümörünün evrelerinden bahseden Op. Dr. Bozkurt, “Beyin tümörlerinde evreleme tümörün cinsine göre değişkenlik göstermekle beraber, en iyi huylu tümörler genellikle evre 1 kategorisinde olup en kötü huylular ise evre 4 olarak kabul edilir. Beyin tümörleri en sık çocuklarda ve ileri yaşlarda görülür, erkeklerde bir miktar daha sık saptanır. Beynin en kötü huylu ve maalesef en sık görülen beyin tümörü Glioblastom’da ortalama ömür beklentisi 8 ay olup, bu süreç erken teşhis, hızlı ve etkin tedavi ile uzatılabilir” ifadelerini kullandı.

     

    EN SIK AKCİĞER KANSERİNDE BEYNE SIÇRAMA GÖRÜLÜYOR

    En sık akciğer kanserlerinde beyne sıçrama görüldüğünü ve bunu meme kanseri, malign melanom, prostat kanseri ve kolon kanserinin takip ettiğini vurgulayan Op. Dr. Bozkurt, “Beyin tümörlerinin tedavisi her hastaya göre şekillendirilir, dolayısıyla kalıp bir tedavi yaklaşımı yoktur. Hastanın yaşı, genel durumu, ek hastalıkları, şikâyetleri ile beraber tümörün cinsi, boyutu, sayısı ve bulunduğu yere göre tedavi şekillendirilir. Fakat kabaca çoğu tümörde en az zarar ile en fazla hastalıklı dokunun cerrahi olarak çıkarılması (maximal safe resection) tercih edilir. Daha sonra çıkan tümörün patolojik değerlendirmesi ile beraber ek tedavi seçenekleri gözden geçirilir (radyoterapi + kemoterapi). Teknolojik gelişmeler sayesinde güvenli ve etkin cerrahi artık daha kolay olmuştur. Nöronavigasyon sayesinde hedefe yönelik yaklaşımla hastaya en az zararı vererek azami tümör dokusu güvenle çıkartılabilmektedir” diyerek sözlerini noktaladı.

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Antalya Büyükşehir’in Evde Sağlık Hizmeti ile yüzler gülüyor

    Antalya Büyükşehir’in Evde Sağlık Hizmeti ile yüzler gülüyor

    5 bin hastaya sağlık hizmeti 

     

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, Evde Sağlık Hizmeti ile çalmadık kapı bırakmazken, bakıma ve ilgiye muhtaç vatandaşların bu yıl da yanındaydı. 2022 yılı içerisinde 4 bin 750 yaşlı ve hastaya evde sağlık hizmeti sunuldu. 

     

    Antalya Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, ücretsiz Evde Sağlık Hizmeti ile engelli, yaşlı veya yatalak durumda olan vatandaşlara elini uzatarak yaşam kalitesini arttırıyor. Büyükşehir ekipleri sağlık kontrolünden, öz bakıma, ev temizliğinden, tıbbi malzeme ve nakil ambulans yardımına her türlü desteği sağlayarak binlerce vatandaşın derdine derman oluyor. 

     

    HANE TEMİZLİĞİ VE ÖZ BAKIM 

    Doktorlar, hemşire, fizyoterapist ve bakım personelleri tarafından evlerinde ziyaret edilen hastalar, kendini yalnız hissetmiyor. Enjeksiyon, sonda takılması, şeker tansiyon ölçümü ve diş muayeneleri gerçekleştirilen, evleri temizlenen ve öz bakımı yapılan hastalara aynı zamanda tıbbi malzeme desteği de sağlanıyor. Sağlık kuruluşlarında tedavi olması gereken hastalar ise nakil ambulansı ile evlerinden alınarak tedavi olduğu hastaneye götürülüyor. Tedavilerinin tamamlanmasının ardından ise tekrar evlerine bırakılıyor.

     

    DOKTOR, AMBULANS VE TIBBI MALZEME DESTEĞİ

    Yaklaşık 15 bin kayıtlı hasta sayısı olan evde sağlık hizmetinden 2022 yılı içerisinde 4 bin 750 hasta ve yaşlı aktif olarak faydalandı. 4 bin 578 hemşire, 565 doktor ziyareti, 3 bin 979 kez ücretsiz ambulans temini, bin 924 sağlık kurumlarına araç temini, 543 kişiye fizyoterapi, 65 kişiye diş hekimi muayene ve tedavi işlemi gerçekleştirildi. Ayrıca ekipler tarafından bin 727 hanenin temizliği yapılırken, bin 541 kişiye öz bakım hizmeti verildi.

     
     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Ayak Bileği Hastalıklarının 7 Belirtisi

    Ayak Bileği Hastalıklarının 7 Belirtisi

    Ayak bileği travmaya en açık eklemlerin başında geliyor. Hem vücudun yükünü taşıması hem de anatomik yapısı nedeniyle yaralanmaya açık oluyor ve kolay zorlanabiliyor. Acil servise başvuruların neredeyse birinci sırasında ayak bileği burkulmaları yer alıyor. Burkulmaların dışında ayak bileği travmaları ve özellikle yaşlılarda osteoporoz ile birlikte ayak bileği kırıkları görülüyor. Hastaların yaşam konforunu oldukça etkileyen ayak bileği hastalıklarında artroskopi büyük fayda sağlıyor. Hasta konforunun ön planda olduğu bu ameliyat ile kısa sürede iyileşme sağlanabiliyor. Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Turan Aydın, ayak bileği hastalıkları ve artroskopi uygulamaları hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

     

    Ayak bileği travmalara en açık eklem 

    Ayak bileğinde gelişen hastalıklar en çok sporcularda görülür. Ayak bileği hastalıklarını önlemek için öncelikle yapılması gereken hangi spor yapılıyorsa o spora özgün ekipman kullanmaktır. Yaşlılarda ise ayaklar kemik erimesi nedeniyle travmaya açık olmaktadır. Ayrıca kadınlarda da, yüksek topuklu ayakkabı giydikleri için burkulma sıklıkla gözlenir. Ayak bileği burkulması sonrası oluşan bazı sorunlar artroskopinin de temel kullanım alanlarından  birini oluşturmaktadır. Ayak bileği artroskopisi, çok çeşitli ayak bileği sorunlarını gidermek için kullanılır.

     

    Ayak bileği problemi olan hastalarda görülen belirtiler aşağıdaki şekildedir;

    1. Ağrı
    2. Emniyetsizlik hissi
    3. Sık sık burkulma 
    4. Hareket kısıtlılığından dolayı merdiven inememe veya çıkamama
    5. Çömelememe 
    6. Ayak bileğinden ses gelmesi
    7. Ayak bileğinde şişlik 

     

    Bazı romatizmal hastalıklar da ağrı yapabiliyor

    Ayak bileği hastalıklarında hastalara öncelikle şikayetlerinin ne zaman başladığı, ne kadar zamandır olduğu ve travma ile ilişkisi olup olmadığı sorulur. Bazı hastalarda herhangi bir travma olmadan şişlik varsa gut gibi bazı romatizmal hastalıklar akla gelir. Bu durumda bu gibi hastalıklar araştırılabilir. Hastanın öyküsü detaylıca alındıktan sonra muayene gerçekleştirilir. Ardından hasta görüntüleme veya laboratuvar testlerine yönlendirilir. Metabolik hastalık şüphesi varsa kan testleri ile ekarte edilir. Görüntüleme yöntemlerinde röntgen, bilgisayarlı tomografi, MR, cilt altında görülen şişliklerde ise ultrasona başvurulur. Çok nadir de olsa sintigrafiye başvurulur. Çıkan sonuçlara göre tedavi planlanır. 

     

    Tedavi için ağrının kaynağı bulunmalı

    Tedavi planlanması için ayak bileği ağrısının kaynağı bulunmalıdır. Ayak bileği hastalıklarının çoğunda istirahat ve bazen fizik tedavi ile eklemin rahatlatılması sağlanır. Ortalama 3 ay boyunca hareketsizlik, fizik tedavi ağrıların geçmesinde etkili olmamışsa o zaman cerrahi devreye girer. Ayak bileği artroskopisi, ayak bileğinin içindeki veya etrafındaki dokuları incelemek veya onarmak için küçük bir kamera ve cerrahi aletler kullanan ameliyattır. Kameraya artroskop denir. Amaç cilt ve dokuda daha büyük kesikler yapmadan sorunları tespit etmek ve ayak bileğinde işlem yapmaya izin verir. 

     

    Pek çok hastalıkta artroskopiye başvuruluyor

    Ayak bileğinde artroskopi veya endoskopi yapılabilmesi için rahatsızlığın eklemin içinde ya da ekleme komşu yerlerde olması gerekir. Ayak bileği burkulmalarından sonra çok sık görülen hastalıklardan biri Talusun osteokondral lezyonudur. TOL’de tanı ve tedavide artroskopiden faydalanılır. Eklem içinde lokalize veya olmayan zar iltihaplarında, eklem içindeki serbest cisimlerde, eklem zarının tümörlerinde, eklem içindeki kistlerde, burkulmalarda bağ yırtılmalarında, futbolcu ayağında (eklem kenarında kemik çıkıntıları) artroskopi uygulanır. Fleksör tendonun iltihaplanmasında, subtorel eklem artrozunda, haglund deformitesi gibi ayak bileği ekleminin arkasında yer alan yumuşak doku içinde endoskopi ev artroskopi ile pek çok işlem yapılabilmektedir. 

     

    2 küçük delikten yapılıyor

    Teleskoba benzeyen yakını gösteren bir aletin başına bir kamera bağlanır. 2 delik açılarak ameliyat gerçekleşir. Bir delikten optik yerleştirilir. Bu optikten eklem içine sıvı verilir ve işlem yapılacak yer yıkanarak temizlenir. Diğer delikten ise ameliyatı gerçekleştirilecek aletler yerleştirilir. 

    Ameliyat hastalığa göre 1 ile 1 buçuk saat arasında sürmektedir. 

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı