Blog

  • Eski Türkçede Kadın Ne Demek?

    Eski Türkçede Kadın Ne Demek?

    Eski Türkçede Kadın Ne Demek?

    Tarih boyunca toplumların dili, kültürü ve değer yargıları birbirine bağlı şekilde evrilmiştir. Kadın kavramı da dilin en eski dönemlerinden bu yana toplumsal yapının temel taşlarından biri olmuştur. Peki, Eski Türkçede “kadın” kelimesi ne anlama gelirdi? Hangi sözcükler bu anlamda kullanılırdı? Gelin bu sorulara birlikte yanıt arayalım.

    Eski Türkçede “Kadın” Kelimesi Var mıydı?

    Günümüzde kullandığımız “kadın” kelimesi, Arapça kökenli “kadun” ya da “kadın” kelimesinden evrilmiştir. Ancak Göktürkler ve Uygurlar gibi Eski Türk topluluklarında bu kelime yer almıyordu. Eski Türkçede kadını tanımlamak için farklı sözcükler kullanılırdı.

    “Katun” ya da “Hatun”: Soylu Kadınların Unvanı

    Eski Türkçede en çok bilinen kelimelerden biri “hatun” ya da orijinal şekliyle “katun” kelimesidir. Bu sözcük, özellikle kağanların eşleri için kullanılırdı. Aynı zamanda devlet işlerine müdahil olan, saygınlığı yüksek kadınları da tanımlardı.

    Örnek:
    Orhun Yazıtları’nda Bilge Kağan’ın annesi için “katun” ifadesi geçmektedir.

    📌 “Katun” kelimesi zamanla “hatun” şeklinde halk diline geçmiş ve daha yaygın kullanılmaya başlamıştır.

    “Uruğ” ve “Avrat”: Toplumsal Kimliğin Parçaları

    Bazı metinlerde “uruğ”, yani soy, sülale anlamında geçen ifadelerde kadının önemi vurgulanmıştır. Ayrıca daha sonra Osmanlı döneminde yaygınlaşan ve kökeni Eski Türkçeye kadar giden “avrat” kelimesi, kadın anlamında kullanılsa da aşağılayıcı bir anlam kazanmıştır ve günümüzde tercih edilmez.

    Eski Türklerde Kadının Yeri

    Dil kadar önemli olan bir diğer konu da, Eski Türk toplumlarında kadının rolüdür. Göçebe hayat tarzına sahip Türk topluluklarında kadın, sadece evin değil, aynı zamanda toplumun da direğiydi.

    • Aile içinde söz sahibi olurdu.
    • Erkeğiyle birlikte savaş meydanına çıkabilirdi.
    • Toy ve kurultaylarda fikir beyan edebilirdi.

    Bu güçlü sosyal konum, dilde de karşılık bulmuş; kadına hitap şekilleri saygı içeren terimlerle ifade edilmiştir.

    Günümüzde Kullanılan “Kadın” Kelimesi Nasıl Evrildi?

    Bugün kullandığımız “kadın” kelimesi, Osmanlı döneminde Arapça kökenli “kadın/kadun” kelimesinden türemiştir. Zamanla günlük dile yerleşmiş ve hatun, avrat gibi kelimelerin yerini almıştır.

    Kadın, Dilin ve Kültürün Aynasıdır

    Eski Türkçede kadın kelimesi tam olarak bizim kullandığımız anlamda yer almasa da, yerine kullanılan hatun, katun, uruğ gibi kelimeler; kadının toplumdaki konumunu ve değerini gözler önüne serer. Bu terimler, Türk toplumunda kadına duyulan saygının ve ona verilen önemin bir yansımasıdır.

  • Afif Salibi, Accor’un Lüks Portföyüne Katılan The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    Afif Salibi, Accor’un Lüks Portföyüne Katılan The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    Afif Salibi, Accor’un Lüks Portföyüne Katılan The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    İstanbul’un en prestijli otellerinden biri olan The Grand Tarabya, global otelcilik şirketi Accor’un deneyimli yönetimiyle yepyeni bir döneme adım atıyor. Bu stratejik iş birliği, otelin 1900’lü yılların başına dayanan köklü tarihini, modern otelcilik anlayışıyla harmanlayarak misafirlerine eşsiz deneyimler sunmayı hedefliyor.

    Boğaz’ın en gözde semtlerinden Tarabya’da yer alan The Grand Tarabya, zarif yapısı, tarihi dokusu, geniş sosyal alanları ve nefes kesen manzarasıyla dikkat çekiyor. Accor ile yapılan yönetim anlaşması, otelin yerel camiadaki sevilen konumunu pekiştirmekle kalmayıp aynı zamanda, dünya çapında seçkin seyahat tutkunları arasında da adını duyurmasını sağlayacak.

    Otel, kapsamlı bir yenilenme süreci boyunca Accor tarafından işletilecek ve misafir ağırlamaya devam edecek. Yenilenme tamamlandığında, The Grand Tarabya, Accor bünyesinde Fairmont Hotels markası altında hizmet vermeye başlayacak. Bu dönüşüm, Fairmont’un kendine has özellikleriyle uyum içinde gerçekleşirken, otelin tarihi mirası ve köklü kültürünü vurgulayan özel dokunuşlarla zenginleşecek.

    Afif Salibi, The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    The Grand Tarabya, bu dönüşüm sürecini yönetecek yeni Genel Müdürü olarak Afif Salibi’yi atadığını duyurdu. Lüks otelcilik sektöründe 20 yılı aşkın deneyime sahip olan Salibi, Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’da The Grand Hyatt, Fairmont ve Raffles gibi prestijli otel markalarında önemli görevlerde bulundu. Salibi, lüks otelcilik tecrübesi ve küresel vizyonuyla, The Grand Tarabya’yı yeni başarılara taşımaya hazırlanıyor.

    Salibi’nin liderliği The Grand Tarabya’nın lüks otel konumunu güçlendirirken otelin köklü tarihine iz bırakacak önemli bir rol üstleniyor. Onun rehberliğinde The Grand Tarabya’nın klasik zerafeti çağdaş konuk severlik ile birleştirerek lüks ve hizmet anlamında yeni seviyelere ulaşması bekleniyor.

    Önde gelen otelcilik okullarından César Ritz College’dan otel yönetimi diploması alarak sektöre adım atan Salibi, Washington State Üniversitesi’nden Otel İşletmeciliği lisansına ve Cornell Üniversitesi’nden de sertifikaya sahiptir. Salibi, son 17 yılını Fairmont ve Raffles otellerinde üst düzey yönetim pozisyonlarında geçirerek misafir memnuniyeti ve hizmette mükemmelliği ön plana çıkaran yenilikler gerçekleştirdi. 2017 yılında Fairmont Royal Palm Marrakech’te Genel Müdürlük görevini üstlenen Salibi, 2021’de Raffles Dubai’nin Genel Müdürü olarak görev yaparak başarılarına bir yenisini eklemiştir. Şimdi ise The Grand Tarabya’da liderlik yapacak.

    Lüks ve Konforun Yeni Adresi: The Grand Tarabya İstanbul

    The Grand Tarabya, Boğaz manzaralı, modern tasarımlarla dekore edilmiş 278 geniş odası ve özel balkonlarıyla misafirlerine unutulmaz bir konfor sunuyor. Uzun süreli konaklamalar için tasarlanmış 29 özel rezidans ise, bir ev rahatlığı arayan misafirlere farklı seçeneklerdeki 1, 2 ve 3 yatak odalı ünitelerle hizmet veriyor. Otelin restoranları, barları ve kafeleri, misafirlere farklı atmosferlerde gastronomik deneyimler sunuyor. Lobi katındaki T-Lounge’un şıklığından, R.E.A.D Bistro & Café’nin canlı atmosferine, The Brasserie’deki rafine deneyime kadar her zevke hitap eden seçenekler bulunuyor. Günü en güzel şekilde sonlandırmak için de Diba Bar, ikinci katında misafirlerini keyifli bir ortamda ağırlıyor.

    Toplantı ve etkinlikler için 13 toplantı odası ve Boğaz manzaralı ikonik The Grand Ballroom, geniş kapasitesi ve modern olanaklarıyla misafirleri bekliyor. 1.000 kişilik etkinlik kapasitesiyle, otel her tür organizasyonu kusursuz şekilde düzenleyebiliyor. Ayrıca, 4.500 metrekarelik Therapia Spa, fitness merkezi ve yüzme havuzlarının yanısıra benzersiz terapi odalarında misafirlere tam anlamıyla bir rahatlama deneyimi sunuyor. Hamam kültürüne ilgi duyanlar için ise, otelin geleneksel Türk Hamamı’nda özel ritüeller mevcut.

    The Grand Tarabya, Boğaz kıyısındaki bu özel konumuyla, İstanbul’un alışveriş ve yeme içme alanlarına sadece 15 dakika mesafede olup, aynı zamanda İstanbul Havalimanı’na kolay ulaşım imkânı sunuyor.

    Global Lüks Konaklama Anlayışı: Accor’un Global Ağıyla

    Accor, 110’dan fazla ülkede 5.600’den fazla oteliyle global bir lider konumunda. The Grand Tarabya, Accor’un uluslararası deneyimi, geniş ağı ve dünya çapındaki tanınmış hizmet anlayışı ile, Boğaz kıyısındaki ikonik konumunu daha da güçlendirecek ve hem yerel hem de global misafirlere kusursuz bir hizmet sunacak.

  • Marmaris Gezisi: Ege’nin İncisinde Unutulmaz Bir Tatil Deneyimi

    Marmaris Gezisi: Ege’nin İncisinde Unutulmaz Bir Tatil Deneyimi

    Marmaris Gezisi: Ege’nin İncisinde Unutulmaz Bir Tatil Deneyimi

    Muğla’nın gözde tatil beldelerinden biri olan Marmaris, yemyeşil doğası, masmavi koyları ve tarihi dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin favori rotalarından biridir. Hem doğa severler hem de deniz, kum, güneş üçlüsünden vazgeçemeyenler için ideal bir destinasyondur. Ege ile Akdeniz’in buluştuğu bu eşsiz coğrafyada, her adımda büyüleneceğiniz bir tatil sizi bekliyor.

    Marmaris’e Nasıl Gidilir?

    Marmaris’e ulaşım oldukça kolaydır. En yakın havaalanı Dalaman Havalimanı’dır ve Marmaris’e yaklaşık 90 km mesafededir. Havalimanından servislerle veya araç kiralayarak merkeze ulaşabilirsiniz. Kara yoluyla gelmek isteyenler için Fethiye, Bodrum ve Muğla üzerinden rahatlıkla ulaşım sağlanabilir.

    Marmaris’te Gezilecek Yerler

    Marmaris Kalesi ve Arkeoloji Müzesi

    Tarihe ilgi duyanlar için Marmaris Kalesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Kale içerisindeki Arkeoloji Müzesi’nde bölgenin geçmişine dair önemli kalıntılar sergileniyor.

    İçmeler Plajı

    Marmaris merkezine yaklaşık 8 km uzaklıkta bulunan İçmeler Plajı, berrak denizi ve altın sarısı kumsalıyla dikkat çekiyor. Su sporlarına meraklıysanız burada dalış, jetski ve kano gibi birçok aktiviteyi deneyimleyebilirsiniz.

    Sedir Adası (Kleopatra Adası)

    Efsaneye göre Kleopatra’nın yüzdüğü plaj olarak bilinen Sedir Adası, özel kumsalı ve turkuaz deniziyle ziyaretçilerini büyülüyor. Ada, doğal sit alanı olarak koruma altındadır.

    Turunç ve Bozburun

    Sessiz, sakin ve doğayla baş başa kalabileceğiniz yerler arıyorsanız Turunç ve Bozburun beldeleri tam size göre. Özellikle tekne turlarıyla bu bölgelere uğramanızı tavsiye ederiz.

    Marmaris’te Ne Yapılır?

    • Tekne Turlarına Katılın: Günlük tekne turlarıyla Marmaris’in eşsiz koylarını keşfetme fırsatı bulabilirsiniz. Amos, Kumlubük, Cennet Adası gibi güzellikler sizi bekliyor.
    • Gece Hayatını Keşfedin: Barlar Sokağı, gece hayatı sevenler için oldukça canlı ve renkli.
    • Doğa Yürüyüşleri Yapın: Marmaris Milli Parkı ve çevresinde doğa yürüyüşleri yaparak bölgenin doğal zenginliklerini yakından tanıyabilirsiniz.

    Marmaris’te Ne Yenir?

    Marmaris’te Ege mutfağının en güzel örneklerini bulabilirsiniz. Zeytinyağlılar, deniz ürünleri, otlu mezeler ve kabak çiçeği dolması mutlaka tadılmalı. Ayrıca limanda bulunan balık restoranlarında taze deniz mahsullerinin keyfini çıkarabilirsiniz.

    Marmaris Tatili İçin İpuçları

    • Yaz aylarında kalabalık olabileceği için otel rezervasyonunuzu önceden yapmanız önerilir.
    • Eğer daha sakin bir tatil istiyorsanız ilkbahar ve sonbahar ayları en uygun dönemlerdir.
    • Güneş koruyucu ve şnorkel ekipmanınızı yanınıza almayı unutmayın!

    Marmaris’te Tatil Bir Başka

    Marmaris gezisi, hem dinlenmek hem de yeni yerler keşfetmek isteyenler için mükemmel bir seçenektir. Gerek doğal güzellikleri, gerek tarihi ve kültürel dokusu, gerekse de lezzetli mutfağıyla Marmaris, her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine hayran bırakıyor. Eğer hala tatil rotanızı belirlemediyseniz, Marmaris’i mutlaka listenize ekleyin.

  • Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayata Döndürüldü

    Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayata Döndürüldü

    Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayata Döndürüldü

    Genetik biliminde tarihi bir gelişme yaşandı! ABD merkezli biyoteknoloji girişimi Colossal Biosciences tarafından yapılan çalışmalar sonunda nesli tükenen Ulukurtlar 12 bin yıl sonra hayata döndürüldü.

    Biyoteknoloji alanında çığır açan bir çalışmaya imza atan Colossal Biosciences adlı girişim, 12 bin 500 yıl önce nesli tükenmiş olan bir canlı türünü hayata döndürmeyi başardı. Bilimsel adı Aenocyon Dirus olan Dire Kurt, tarih öncesi dönemde Kuzey Amerika’da yaşamış bir tür. Gri kurtlardan daha büyük, daha kalın kürklü ve daha güçlü çene yapısına sahip yırtıcı bir tür olan Ulukurt, HBO’nun dünyaca ünlü dizisi Game of Thrones’taki devasa kurtlara ilham olmasıyla da tanınıyor.

    Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayatta!

    ABD, Dallas merkezli biyoteknoloji girişimi Colossal Biosciences, genetik bilimi ve biyoteknolojide devrimsel denebilecek önemli bir çalışmaya imza attı. Şirket tarafından yapılan açıklamaya göre, binlerce yıl önce nesli tükenmiş olan “ulukurtlar” CRISPR teknolojisi kullanılarak yeniden hayata döndürüldü.

    Branding Türkiye’de yer alan habere göre; araştırmacılar, öncelikle antik çağlara ait 2 farklı fosilden ede ettikleri DNA’ları kullanarak ulukurt gen haritasını çıkardı. Sonraki adımda ise elde edilen bu DNA verileri, Dire Kurt’un günümüzde yaşayan en yakın akrabaları olan gri kurtların genleriyle karşılaştırıldı. İlerleyen süreçte CRISPR teknolojisinden yararlanılarak gri kurt hücreleri üzerinde 20 farklı genetik düzenleme yapıldı. Bu sayede 13.000 yıllık bir diş ve 72.000 yıllık bir kafatasından elde edilen antik DNA’lar kullanılarak oluşturulan hücre hatları, klonlama süreciyle taşıyıcı annelere aktarıldı ve 3 sağlıklı yavru dünyaya geldi. 2 erkek ulukurt 1 Ekim 2024’te, bir dişi ulukurt ise 30 Ocak 2025’te doğdu.

    Yavrular 2.000 dönümlük bir arazide, 3 metre yüksekliğinde “hayvanat bahçesi standardında” çitlerle çevrili, güvenlik kameraları, drone’lar ve personel tarafından izlenen bir lokasyonda yaşıyor. Nerede olduğu bilinmeyen bu tesisin Amerikan Humane Society tarafından onaylandığı ve ABD Tarım Bakanlığı’na kayıtlı olduğu açıklandı.

    Genetik Alanındaki Girişimler Yaşamı Şekillendirecek

    2021 yılında kurulan ve genetik bilimiyle ilgili çalışmalarıyla bilinen ABD merkezli girişim Colossal Biosciences’in yola çıkış amacı Tüylü Mamut olarak bilinen bir türü yeniden hayata döndürmekti. Ancak bunun öncesinde Ulukurt projesindeki başarılı çalışmalara dair detaylar kamuoyuna açıklandı.

    Konuyla ilgili uluslararası düzeyde pek çok haber ve yorum yapıldı. Linkedin hesabından yaptığı paylaşımda “genetik alanındaki girişimler yaşamı şekillendirecek” açıklamasında bulunan startup ekosisteminin tanınmış ismi Akademisyen ve Mentor Mürsel Ferhat Sağlam ise konuya dair şu ifadeleri kullandı;

    “Girişimcilik uzun soluklu bir yolculuk ve devrimsel hamleler gerektiren bir süreç. Buna karşın her girişimin inovasyon içermesi gerekmez ama inovasyon içeren girişimler her zaman dikkat çeker. Öte yandan her girişim yaşamı dönüştürmek zorunda da değildir. Ancak yaşamı şekillendiren girişimler her zaman kazanır. Bunun son ve en niş örneği 2021 yılında kurulan biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences. Şirket; bilimsel adı Aenocyon Dirus olan ve Dire Wolf yani “Ulukurt” olarak bilinen bir türü 12,500 yıl sonra hayata döndürmeyi başardı. Hatırlarsanız şirketin Tüylü Mamut, Dodo Kuşu ve Tazmanya Kaplanı ile ilgili de projeleri vardı. Ulukurt projesi ise kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Bu arada girişimin bugüne dek aldığı yatırım miktarı 435 milyon dolar. Yani dünyanın bir yerlerinde yatırımcılar, “önce ürünü görelim” gibi bir tavır sergilemek yerine sürecin sürdürülebilirliğine yatırım yapıyorlar. Bu arada genetik alanındaki bu çalışmaların sağlıkta ne gibi devrimsel sıçramalar oluşturacağını tahmin etmek zor değil. Yani genetik alanındaki girişimler yaşamı yeniden şekillendirecek diyebiliriz.”

    Mürsel Ferhat Sağlam’ı Linkedin’de takip etmek için;

    https://www.linkedin.com/in/murselferhatsaglam/

    Kaynak: eshaber.net

  • Fas’tan Ne Alınır? Renkli Çarşılardan Evinize Taşınacak 10 Unutulmaz Hediye

    Fas’tan Ne Alınır? Renkli Çarşılardan Evinize Taşınacak 10 Unutulmaz Hediye

    Fas’tan Ne Alınır? Renkli Çarşılardan Evinize Taşınacak 10 Unutulmaz Hediye

    Fas’ın “sıvı altını” olarak bilinen argan yağı, güzellik ürünlerinin vazgeçilmezidir. Saç, cilt ve tırnak bakımı için doğal bir mucize olan bu yağ, özellikle kadınlar için mükemmel bir hediyedir. Saf ve organik olanlarını tercih etmeye dikkat edin.

    Fas Seramikleri

    El yapımı ve renkli desenleriyle ünlü Fas seramikleri, hem mutfağınıza hem de dekorasyonunuza egzotik bir hava katar. Tagine tencereleri, tabaklar ve kaseler hem kullanışlı hem de estetik bir hatıra olacaktır.

    Geleneksel Fas Halıları (Berber Halıları)

    Berberi kabileleri tarafından elde dokunan bu halılar, her biri bir sanat eseridir. Farklı boyutlarda ve desenlerde olan bu halılar, evinize sıcaklık ve oryantal bir dokunuş kazandırır.

    Baharatlar

    Fas mutfağının sırrı baharatlarda gizli! Safran, kimyon, zencefil, tarçın gibi aromatik baharatları çarşılardan küçük keseler halinde alabilirsiniz. Renkli baharat karışımları hem mutfağınızda hem de göz zevkinizde iz bırakır.

    Deri Ürünleri

    Fas’ın dünyaca ünlü tabakhanelerinden çıkan el yapımı deri çantalar, cüzdanlar, ayakkabılar hem şık hem de kalitelidir. Özellikle Fes şehrinde bu ürünlerin en güzel örneklerini bulabilirsiniz.

    Babuş (Fas Terliği)

    Renkli, işlemeli ve konforlu bu geleneksel terlikler, Fas’tan alınabilecek en otantik ürünlerden biridir. Hem kadın hem erkek modelleri mevcuttur ve her biri el yapımıdır.

    Geleneksel Kıyafetler ve Kaftanlar

    Fas’a özgü kaftanlar, renkli kumaşları ve zarif işlemeleriyle dikkat çeker. Özel günlerde giymek ya da dekoratif amaçla kullanmak için güzel bir seçenektir.

    Gül Suyu ve Doğal Kozmetik Ürünleri

    Özellikle El Kelaa M’Gouna bölgesinde üretilen doğal gül suyu, cilt bakımında oldukça etkilidir. Aynı zamanda lavanta yağı, kil maskeleri gibi doğal ürünler de çokça tercih edilir.

    El Yapımı Takılar

    Berberi kabilelerinden ilham alınarak yapılan gümüş takılar ve renkli taşlarla süslenmiş bileklik, kolye ve küpeler; tarzınıza oryantal bir hava katacaktır.

    Nane Çayı ve Çay Takımları

    Fas kültüründe nane çayı önemli bir yere sahiptir. Fas’tan dönerken yanında gümüş çaydanlıklar ve cam çay bardaklarıyla birlikte nane çayı getirmek güzel bir anı olacaktır.

    Fas’ın büyüleyici atmosferinden bir parça taşımak istiyorsanız, el emeği ürünler, doğal kozmetikler ve geleneksel objeler harika seçimler olacaktır. Her biri Fas kültürünün bir yansıması olan bu hediyeler, seyahatinizi unutulmaz kılar. Eğer aklınızda hâlâ “Fas’tan ne alınır?” sorusu varsa, bu liste yolculuğunuzu daha anlamlı hale getirecek ipuçları sunuyor.

  • Fas’ta Gezilecek Yerler: Renkli Kültürün ve Tarihin Büyüsü

    Fas’ta Gezilecek Yerler: Renkli Kültürün ve Tarihin Büyüsü

    Kuzey Afrika’nın en büyüleyici ülkelerinden biri olan Fas, tarihi dokusu, egzotik pazarı, sahilleri ve çöl manzaralarıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar. Atlas Dağları’ndan Sahra Çölü’ne uzanan coğrafyasında birçok kültürü harmanlayan bu ülke, her gezginin listesinde olmayı hak ediyor. İşte Fas’ta mutlaka görülmesi gereken yerler…

    Marakeş – Renklerin ve Seslerin Şehri

    Fas denince akla ilk gelen şehirlerden biri şüphesiz Marakeş’tir. Jemaa el-Fnaa Meydanı, yılan oynatıcıları, sokak sanatçıları ve rengarenk baharat pazarlarıyla gerçek bir açık hava tiyatrosunu andırır. Şehrin kalbindeki bu meydanın çevresinde yer alan Bahia Sarayı, Koutoubia Camii ve Majorelle Bahçeleri gezilecek yerler arasında başı çeker. Ayrıca çarşılarında dolaşırken el yapımı halılar, seramikler ve deri ürünleriyle dolu dükkanlarda kaybolabilirsiniz.

    Fes – Orta Çağ’ın İzinde

    UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Fes, dünyanın en iyi korunmuş orta çağ şehirlerinden biridir. Labirent gibi sokakları, 9. yüzyıldan kalma Karaouine Üniversitesi ve geleneksel tabakhaneleri ile ziyaretçilerine zaman yolculuğu yaşatır. Fes’te, yerel hayatı yakından tanıyabilir ve Fas’ın kültürel zenginliğini hissedebilirsiniz.

    Chefchaouen – Mavi Şehir

    Chefchaouen, Fas’ın kuzeyinde yer alan ve tamamı maviye boyanmış evleriyle ünlü masalsı bir dağ kasabasıdır. Fotoğraf tutkunları için adeta bir cennettir. Şehrin Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken mavi tonlarının huzur verici etkisini hissedeceksiniz. Aynı zamanda çevresindeki doğa yürüyüşü rotaları ve şelaleleriyle de doğaseverleri cezbediyor.

    Sahara Çölü – Kum Tepelerinde Gündoğumu

    Fas’ın güneydoğusunda yer alan Merzouga bölgesi, Sahra Çölü deneyimi yaşamak isteyenler için ideal bir noktadır. Deve sırtında yapılan çöl turları, geleneksel Berberi kamplarında konaklama ve altın sarısı kum tepeleri üzerinde izlenen gündoğumu, Fas gezisinin en büyüleyici anlarını oluşturur.

    Kazablanka – Modern Fas’ın Yüzü

    Fas’ın en büyük şehri olan Kazablanka, modern mimarisi ve sahil şeridiyle öne çıkar. Özellikle Hassan II Camii, Atlas Okyanusu’nun kıyısında yer alan devasa yapısıyla şehrin simgesidir. Lüks restoranlar, alışveriş merkezleri ve modern yaşam tarzıyla geleneksel Fas şehirlerinden ayrılır.

    Rabat – Sessiz ve Zarif Başkent

    Fas’ın başkenti Rabat, diğer şehirler kadar turistik olmasa da, görülmeye değer birçok yapıyı barındırır. Kraliyet Sarayı, Hassan Kulesi, Mohammed V Mozolesi ve Atlantik kıyısındaki eski medina, Rabat’a gelen ziyaretçilerin ilgi odağıdır. Şehir aynı zamanda sakin atmosferiyle dinlenmek isteyen gezginler için idealdir.

    Essaouira – Rüzgarın Şehri

    Atlas Okyanusu kıyısında yer alan Essaouira, sanat galerileri, beyaz mavi evleri ve deniz ürünleriyle tanınır. Rüzgar sörfüne elverişli sahili sayesinde sporcular için popüler bir destinasyondur. Aynı zamanda Game of Thrones dizisinin bazı sahneleri burada çekilmiştir.

    Fas’a Ne Zaman Gidilir?

    Fas, yıl boyunca ziyaret edilebilecek bir destinasyon olsa da en ideal dönemler ilkbahar (Mart-Mayıs) ve sonbahar (Eylül-Kasım) aylarıdır. Bu dönemlerde hava ne çok sıcak ne de soğuktur, şehirler daha rahat keşfedilebilir.

    Fas’ta gezilecek yerler, tarihî mirası, doğal güzellikleri ve zengin kültürel dokusuyla her türden gezgine hitap ediyor. Marakeş’in canlı sokaklarından Sahra Çölü’nün sessizliğine, Chefchaouen’in maviliğinden Fes’in mistik havasına kadar Fas, keşfetmeye doyamayacağınız bir destinasyon. Eğer unutulmaz bir tatil planlıyorsanız, listenizi şimdiden hazırlamaya başlayın ve bu büyülü ülkenin sizi şaşırtmasına izin verin.

  • “Herkes Narsist Mi Oldu?” Gerçek Narsisizm Nedir?

    “Herkes Narsist Mi Oldu?” Gerçek Narsisizm Nedir?

    Günlük hayatımızda sıkça duyduğumuz bir kelime var: narsist. Sosyal medyada, ilişkilerde, iş hayatında biri bize kendini fazla önemsediğinde hemen o etiketi yapıştırıyoruz. Peki ama gerçekten herkes narsist mi? Yoksa “narsistlik” terimi son yıllarda fazla mı gevşek kullanılıyor? “Herkes Narsist Mi Oldu?” Gerçek Narsisizm Nedir?

    Son dönemde popüler kültürde sıkça tartışılan ve çoğu zaman yanlış anlaşılan narsistik kişilik bozukluğu hakkında Psikiyatri Uzmanı Dr. Emine Yağmur Zorbozan önemli açıklamalarda bulundu. Zorbozan’a göre, herkesin narsistik yönleri olabilir, ancak bu durumun kişilik bozukluğu olarak tanımlanması ciddi kriterler gerektiriyor.

    Narsisizm Herkeste Var Ama…

    Dr. Emine Yağmur Zorbozan’a göre narsisizm, temelde kişinin kendi çıkarlarını öncelemesi ve egosunu beslemesi anlamına geliyor. Bu yönüyle narsistik özellikler aslında insan doğasının bir parçası:

    “Her bireyin belli düzeyde narsistik özellikler taşıması doğaldır. Kişinin önce kendini düşünmesi, hayatta kalma ve başarılı olma dürtüsünün bir sonucudur.”

    Ancak burada dikkat edilmesi gereken, bu özelliklerin dozudur. Eğer bireyin narsistik yönleri ergenlik çağından itibaren baskın şekilde var ve yaşamın tüm alanlarında işlev bozukluğuna yol açıyorsa; işte o zaman bir kişilik bozukluğundan söz etmek gerekebilir.

    Narsistik Kişilik Bozukluğu Ne Zaman Başlar?

    Zorbozan, narsistik kişilik bozukluğunun tanısı için bireyin yaşam boyu süregelen davranış kalıplarının incelenmesi gerektiğini belirtiyor. Bu kişiler çoğu zaman:

    Kendi çıkarlarını ön planda tutar,

    Başkalarını kolayca manipüle edebilir,

    Empati kurmakta zorluk çeker,

    Sürekli beğenilme ve üstün görülme arzusu taşır,

    Diğer insanların kendilerini kıskandığını düşünür.

    Empati eksikliği ise bu bozukluğun en belirgin özelliği. Zorbozan bu noktayı şöyle açıklıyor:

    “Bir kişide narsistik kişilik bozukluğu tanısı koyabilmek için en temel kriter, empati yoksunluğudur. Kendisini üstün görmesi, başkalarını araçsallaştırması bu eksiklikten beslenir.”

    Narsistik Kişilik Bozukluğu Neden Artık Bu Kadar Konuşuluyor?

    Son yıllarda, sosyal medyanın etkisiyle bireyci yaşam tarzı daha da görünür hale geldi. Kendini öne çıkarma, beğenilme arzusu, onaylanma ihtiyacı artık sadece içsel değil, dijital platformlar üzerinden sürekli besleniyor. Bu durum da “narsist” etiketinin yaygın şekilde kullanılmasına neden oluyor. Ancak Zorbozan uyarıyor:

    “Bir kişinin kendine güvenmesi, dış görünüşüne önem vermesi ya da kendi isteklerini önceliklendirmesi onu hemen narsist yapmaz. Bu özellikler sağlıklı bireylerde de olabilir.”

    Peki Gerçek Narsistler Ne Zaman Terapiye Gider?

    Dr. Zorbozan, narsistik kişilik bozukluğuna sahip bireylerin nadiren gönüllü olarak terapiye başvurduklarını belirtiyor. Çünkü bu kişilik yapısında içgörü zayıf, yani kişi sorunlarını genellikle kabul etmez. Çoğunlukla:

    Evlilik sorunları,

    İş hayatındaki başarısızlıklar,

    Sosyal ilişkilerde kopmalar
    gibi ciddi kayıplar yaşadıklarında bir terapiste yöneliyorlar. Ama bu başvuru bile çoğu zaman “iyileşmek için” değil, yaşadıkları kaybın yasını tutmak amacıyla oluyor.

    Tedavi Süreci Nasıl İşliyor?

    Narsistik kişilik bozukluğu, kısa süreli bir terapiyle kolayca çözülebilecek bir durum değil. Uzun vadeli ve düzenli psikoterapilerle bireyin kendisini tanıması, başkalarının sınırlarını fark etmesi ve gerçek bir değişim istemesi gerekiyor.

    Zorbozan’a göre tedaviye en iyi yanıt, kişinin değişime açık olmasıyla başlıyor:
    “Bütün narsistik yönler silinmese de, kişi bu özelliklerini tanıyıp kontrol altına almayı öğrenirse; daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam kurabiliyor.”

    Sonuç: Herkes Narsist Değil, Ama Herkesin Narsistik Bir Yüzü Var

    Kendimize zaman ayırmak, kendi mutluluğumuzu öncelemek, başlı başına bir sorun değil. Asıl mesele, bu davranışların çevremize, ilişkilerimize ve empati yetimize ne kadar zarar verdiği… Her narsistik davranış bozukluk değildir, ama bazı durumlar derinlemesine değerlendirmeyi hak eder.

    Unutmayalım ki, gerçek narsisizm teşhis ve tedavi gerektiren bir kişilik yapılanmasıdır; günlük tartışmaların malzemesi değil. Sizce Gerçek Narsisizm Nedir? isterseniz bizlere aşağıdan yorum yazabilirsiniz.

    Kaynak: https://eshaber.net/gercek-narsisizm-nedir/

  • Ceza Davaları ve Savunma Hakkının Önemi

    Ceza Davaları ve Savunma Hakkının Önemi

    Ceza davaları, bir kişinin işlediği iddia edilen bir suç nedeniyle devletin cezalandırma talebini içeren davalardır. Bu davalar, bireyin hak ve özgürlüklerini etkileyen ciddi hukuki süreçlerdir ve adalet sisteminin temel taşlarından birini oluşturur. Ceza davalarının amacı, toplum düzenini bozduğu iddia edilen eylemleri incelemek ve bu eylemlerin failleri hakkında hukuka uygun şekilde karar vermektir. Ancak bu süreçte, bireylerin en temel hakkı olan savunma hakkı büyük bir öneme sahiptir.

    Ceza Davalarında Savunma Hakkı Nedir?

    Savunma hakkı, ceza hukuku bağlamında sanığın kendisini suçlamalara karşı koruma ve delil sunma hakkını ifade eder. Bu hak, yalnızca sanığın adil bir şekilde yargılanmasını değil, aynı zamanda masumiyet karinesine de saygı gösterilmesini sağlar. Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gibi ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemelerde savunma hakkı, adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir. İstanbul ceza avukatı bu savunmaların başında olur.

    Bir kişinin suç işlediği iddiasıyla karşı karşıya kalması, ağır psikolojik ve sosyal baskılar yaratabilir. Bu nedenle ceza davalarında, sanığın kendisini ifade edebilmesi ve iddialara karşı koyabilmesi, demokratik bir hukuk sisteminin en önemli göstergelerinden biridir. “Hiç kimse, savunma hakkından mahrum bırakılamaz” ilkesi, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak uygulamada yer bulur.

    Ceza Mahkemelerinin Görev ve Yetkileri

    Türkiye’deki ceza mahkemeleri, yargı sisteminin en önemli parçalarından biridir. Ceza mahkemeleri, işlenen suçların niteliğine göre farklı derecelere ayrılır. Örneğin:

    • Asliye Ceza Mahkemeleri: Daha hafif suçlar olarak kabul edilen suçlara ilişkin davalara bakar.
    • Ağır Ceza Mahkemeleri: Ağır ceza gerektiren suçlar, örneğin cinayet, uyuşturucu ticareti veya terör suçları gibi davalarda yetkilidir.

    Bu mahkemeler, suçun maddi ve manevi unsurlarını değerlendirerek sanık hakkında hüküm verir. Bununla birlikte, delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi ve diğer hukuki işlemlerde adil bir süreç yürütülmesi büyük bir önem taşır. Ceza avukatı İstanbul gibi illerde bu mahkemelerde gerekli savunmaları yapmaktadır.

    Ceza Hukukunda Masumiyet Karinesi

    Ceza hukukunun en temel ilkelerinden biri olan masumiyet karinesi, bir kişinin suçu kesinleşene kadar masum kabul edilmesi gerektiğini ifade eder. Bu ilke, hem sanığın haklarını korumak hem de adaletin doğru bir şekilde tecelli etmesini sağlamak amacıyla benimsenmiştir. Ancak, pratikte zaman zaman ihlaller yaşanabilmektedir. Özellikle medyanın etkisiyle kamuoyunda oluşan ön yargılar, masumiyet karinesine zarar verebilmektedir.

    Medyanın ceza davalarına ilişkin haber yaparken, yargı sürecine müdahale edecek veya kişilerin haklarını ihlal edecek şekilde davranmaması gerekir. Hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı bir sistemde, hem yargı organları hem de toplum, masumiyet karinesine saygı duymalıdır.

    Ceza Hukuku ve İnsan Hakları

    Ceza hukuku, yalnızca suçluların cezalandırılmasını değil, aynı zamanda insan haklarının korunmasını da amaçlar. Bu nedenle, yargılama süreçlerinde hukuka aykırı bir delilin kullanılması veya işkence gibi insanlık dışı uygulamalar kesinlikle yasaklanmıştır. Aksi takdirde, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkar.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye dâhil birçok ülkede adil yargılanma hakkı ihlallerine ilişkin davalara bakmaktadır. Özellikle savunma hakkının ihlal edilmesi, delillerin usulsüz bir şekilde toplanması gibi durumlar, AİHM tarafından sıkça gündeme getirilmektedir.

    Ceza Hukukunda Reform İhtiyacı

    Son yıllarda ceza hukuku alanında reform talepleri artış göstermiştir. Özellikle uzun tutukluluk süreleri, delil toplama süreçlerindeki eksiklikler ve yargının bağımsızlığı gibi konular, reform ihtiyacını ortaya koymaktadır. Hukukçular, adaletin hızlı ve etkin bir şekilde tecelli etmesi için yargı sisteminin daha modern ve şeffaf bir yapıya kavuşturulması gerektiğini vurgulamaktadır. Sonuç

    Ceza davaları, bireylerin özgürlüğünü doğrudan etkileyen ve toplumun genel huzurunu ilgilendiren önemli süreçlerdir. Bu süreçlerin adil ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi, hukuk devleti ilkesinin temel bir gereğidir. Savunma hakkı, ceza hukukunun en kutsal unsurlarından biri olarak, bireyin adil bir yargılanma sürecine erişimini sağlar. Toplumda hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi için ceza hukuku alanındaki sorunların giderilmesi ve birey haklarının korunması büyük bir önem taşımaktadır.

    KAYNAKÇA: BAF Hukuk & Danışmanlık

  • BMW Bakım Servisi ile Araç Performansınızı Koruyun

    BMW Bakım Servisi ile Araç Performansınızı Koruyun

    BMW araçlarınızın performansını korumak için düzenli bakımlar hayati önem taşır. Bmw bakım servisi sitesinde bakım hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgiler yer almaktadır.

    Periyodik Bakımın Önemi

    Düzenli bakım, aracınızın yakıt tüketimini azaltır, performansını artırır ve daha güvenli bir sürüş sağlar. Örneğin, fren balatalarının zamanında değiştirilmesi, hem sizin hem de diğer yol kullanıcılarının güvenliği için kritik öneme sahiptir. Bunun yanı sıra motor yağı ve filtre değişimleri de motorun sağlıklı çalışmasını destekler.

    Sunulan Bakım Hizmetleri

    • Motor yağı değişimi
    • Fren kontrolü
    • Lastik basınç denetimi
    • Akü kontrolü
    • Klima bakım ve temizliği

    BMW’nizin sağlıklı çalışması için bakımınızı ihmal etmeyin! Uzman ekibimiz her zaman yanınızda.

  • Moskova Gece Hayatı: Rusya’nın Başkentinde Eğlenceyi Keşfedin

    Moskova Gece Hayatı: Rusya’nın Başkentinde Eğlenceyi Keşfedin

    Moskova, Rusya’nın kültürel ve tarihi başkenti olmanın ötesinde, aynı zamanda zengin ve dinamik bir gece hayatına da ev sahipliği yapmaktadır. Şehir, gündüzleri ihtişamlı yapıları ve tarihi sokakları ile büyülerken, gece saatlerinde bambaşka bir kimlik kazanır. Moskova Gece Hayatı, herkesin kendi zevkine göre bir şeyler bulabileceği, enerjik kulüplerden sakin barlara, şık restoranlardan geleneksel müzik mekanlarına kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Rusya’nın başkentinde geçireceğiniz her gece, unutulmaz bir deneyime dönüşebilir. Dünya Gezi Rehberi, Moskova’nın gece atmosferini keşfetmek isteyenler için en iyi mekanları ve ipuçlarını sunuyor.

    Moskova Gece Hayatı: Şehri Gece Keşfetmek

    Moskova Gece Hayatı, sabaha kadar süren eğlenceleri, enerjik atmosferleri ve dinamik mekanlarıyla gezginlere benzersiz bir deneyim sunar. Birçok turist, Moskova’yı gezdikten sonra geceyi de keşfetmek ister. Şehirdeki gece kulüpleri, barlar, restoranlar ve konser salonları, sabaha kadar hareketli bir gece hayatı yaşanmasını sağlar. Şehri gece saatlerinde keşfetmek, çok daha farklı bir Moskova deneyimi sunar. Kızıl Meydan’ın ışıkları, Kremlin’in gece manzarası ve Bolşoy Tiyatrosu’nun zarafeti, Moskova’nın büyülü gece atmosferini yansıtır.

    Geceleri Moskova’nın ışıkları altında yürürken, şehri yalnızca bir turistik destinasyon olarak değil, aynı zamanda bir eğlence cenneti olarak keşfetmek de mümkündür. Gece hayatı, kulüplerin enerjik atmosferinden sakin barlara kadar geniş bir yelpazeye yayılır.

    Kulüpler ve Gece Eğlenceleri: Dansın Başkenti

    Moskova’nın gece kulüpleri, dünya çapında ünlü DJ’lerin performanslarına ev sahipliği yapar. Elektronik müzik, techno, pop ve house gibi türlerdeki müzikler, Moskova’nın kulüp kültürünü besler. Şehirdeki gece kulüpleri, hem yerel halk hem de turistler için mükemmel bir eğlence seçeneği sunar. Eğer sabahın ilk ışıklarına kadar dans etmek isterseniz, Moskova’da keşfedeceğiniz sayısız kulüp var.

    Gipsy Club: Geceyi Alevlendirin

    Gipsy Club, Moskova’nın en ünlü gece kulüplerinden biridir ve şehirdeki en popüler eğlence mekanları arasında yer alır. Kulüp, büyük bir dans pistine sahip olup, elektronik müzik ve popüler DJ’lerin performanslarıyla dikkat çeker. Şık dekorasyonu ve enerjik atmosferiyle Gipsy Club, geceyi coşkuyla yaşamak isteyenler için ideal bir mekan sunar.

    Silencio Club: Lüks ve Eğlenceyi Birleştiren Mekan

    Silencio Club, Moskova’nın en prestijli gece kulüplerinden biri olarak bilinir. Zarif iç tasarımı, kaliteli müzikleri ve özenle seçilen DJ performanslarıyla Silencio, lüks ve eğlencenin birleşimidir. Kulüp, genellikle elit bir müşteri kitlesine hitap eder ve şık bir atmosferde dans etmek isteyenlere harika bir seçenek sunar.

    Moskova Barları: Sakin Bir Gece İçin İdeal Mekanlar

    Moskova’da eğlencenin bir diğer önemli noktası ise barlardır. Şehirdeki barlar, genellikle zarif atmosferleri ve yaratıcı kokteylleriyle ünlüdür. Eğer geceyi daha sakin bir ortamda geçirmek istiyorsanız, Moskova’nın kaliteli barları sizlere unutulmaz bir deneyim sunacaktır.

    White Rabbit: Efsanevi Bir Akşam

    White Rabbit, Moskova’nın en prestijli barlarından biridir. Mekan, eşsiz manzarası ve yaratıcı kokteylleri ile ünlüdür. Modern dekorasyonu ve rahatlatıcı atmosferi ile şehri gece saatlerinde keşfetmek isteyenlere harika bir seçenek sunar. White Rabbit, şık ve sofistike bir akşam geçirmek isteyenlerin tercihi olabilir.

    Buddha-Bar Moscow: Sakinlik ve Zarafet Bir Arada

    Buddha-Bar, sakin bir atmosferde dinlenmek ve kaliteli kokteyllerin tadını çıkarmak isteyenler için mükemmel bir mekandır. Modern tasarımı ve rahatlatıcı atmosferiyle geceyi geçirmek için ideal bir yer sunar. Mekanın şık iç mekanı ve zarif dekorasyonu, sizi Moskova’nın farklı bir yüzüyle tanıştırır.

    Canlı Müzik ve Etkinlikler: Moskova’nın Ritmi

    Moskova’nın gece hayatı yalnızca kulüplerle sınırlı değildir. Şehir, aynı zamanda cazdan rock’a, blues’tan pop’a kadar her türlü canlı müzik performansına ev sahipliği yapmaktadır. Canlı müzik dinlemek isteyenler için birçok seçenek bulunur. Moskova’nın müzik sahnesi, her müzik türüne ilgi duyanları tatmin edebilecek bir zenginliğe sahiptir.

    Moscow Jazz Club: Cazın Büyüsü

    Moscow Jazz Club, caz müziği tutkunları için Moskova’da ziyaret edilmesi gereken mekanlardan biridir. Canlı caz performansları, şehrin gece hayatında önemli bir yer tutar. Dünyaca ünlü caz sanatçılarının ve yerel yeteneklerin sahne aldığı bu kulüp, şehri farklı bir açıdan keşfetmek isteyenler için mükemmel bir seçenektir.

    Zil Club: Rock Müziğin Adresi

    Zil Club, rock müziği sevenler için ideal bir mekandır. Alternatif müzik dinlemek isteyenler için şehrin en popüler mekanlarından biri olan Zil Club, enerjik atmosferi ve kaliteli performanslarıyla dikkat çeker. Rock gruplarının sahne aldığı bu mekan, Moskova’nın gece hayatına renk katan nadir mekanlardan biridir.

    Alternatif Gece Aktiviteleri: Farklı Bir Deneyim

    Moskova, gece hayatı konusunda yalnızca kulüp ve barlar ile sınırlı değildir. Şehir, geceyi farklı bir şekilde yaşamak isteyenler için sayısız alternatif sunar.

    Moskova Nehri Turu: Geceyi Suyun Üzerinden Keşfedin

    Moskova Nehri’nde yapılacak bir gece turu, şehri farklı bir açıdan keşfetmenin harika bir yoludur. Nehrin etrafındaki tarihi yapılar ve gece ışıkları, müthiş bir manzara oluşturur. Teknelerle yapılacak bu geziler, romantik bir gece geçirmek isteyenler için mükemmel bir seçenek sunar.

    Bolşoy Tiyatrosu: Geceyi Sanatla Taçlandırın

    Moskova’nın kültürel hayatını keşfetmek isteyenler için Bolşoy Tiyatrosu, eşsiz bir deneyim sunar. Akşam saatlerinde düzenlenen operalar, baleler ve tiyatro gösterileri, Moskova’nın kültürel zenginliğini keşfetmek isteyenler için harika bir fırsattır. Bolşoy Tiyatrosu’nda bir gece geçirmek, Moskova’daki gece hayatının sanatsal yönünü görmek için ideal bir yoldur.

    Moskova Gece Hayatını Keşfedin: Dünya Gezi Rehberi ile

    Moskova’nın gece hayatı, her ziyaretçiye hitap eden sayısız mekan ve etkinlik sunar. Dünya Gezi Rehberi, Moskova’yı gezmek isteyenlere en iyi mekanlar ve aktiviteler hakkında rehberlik eder. Kulüplerde dans etmek, barlarda dinlenmek, canlı müzik dinlemek veya alternatif etkinliklere katılmak; Moskova, gece hayatında her zevke uygun bir şeyler sunar. Moskova’nın gece hayatını keşfetmek, şehri sabaha kadar canlı bir şekilde yaşamak isteyenler için benzersiz bir deneyim olacaktır.