Blog

  • Doğayla Bütünleşmenin En Güzel Yolu: Kamp Yapmak

    Doğayla Bütünleşmenin En Güzel Yolu: Kamp Yapmak

    Doğayla Bütünleşmenin En Güzel Yolu: Kamp Yapmak

    Kamp yapmak, doğa ile iç içe bir ortamda, genellikle çadır ya da karavan konaklamalı olarak geçirilen özgür bir yaşam deneyimidir. Şehir hayatının karmaşasından uzaklaşmak isteyenler için ideal bir kaçış sunar. Kamp, sadece bir tatil değil, aynı zamanda doğa sevgisini pekiştiren bir yaşam tarzıdır.

    Kamp Yapmanın Faydaları

    1. Zihinsel Rahatlama ve Stres Azaltma

    Kamp alanlarında teknolojiden uzaklaşmak, zihinsel dinginlik sağlar. Doğanın sesi, meditasyon etkisi yaratarak stresi azaltır.

    2. Fiziksel Aktivite ve Sağlık

    Kamp sırasında yapılan yürüyüşler, yüzme, tırmanış gibi aktiviteler, hem vücudu formda tutar hem de bağışıklık sistemini güçlendirir.

    3. Aile ve Arkadaşlarla Kaliteli Zaman

    Kamp, sosyal bağları kuvvetlendiren en etkili etkinliklerden biridir. Ortak hazırlıklar, kamp ateşi etrafında sohbetler, unutulmaz anılar oluşturur.

    Kamp Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler

    1. Doğru Ekipman Seçimi

    Kaliteli bir çadır, uyku tulumu, mat, kamp ocağı ve fener gibi temel ekipmanlar, kamp deneyiminizi doğrudan etkiler. Hava koşullarına uygun malzemeler seçilmelidir.

    2. Kamp Alanı Seçimi

    Güvenli, düz zeminli, rüzgardan korunaklı alanlar tercih edilmelidir. Mümkünse kamp yapmaya izin verilen resmi alanlar seçilmelidir.

    3. Doğaya Saygı

    Kamp sırasında çevre temizliğine dikkat edilmeli, çöpler toplanmalı ve doğaya zarar verilmemelidir. “Ne getirdiysen, onu geri götür” kuralı benimsenmelidir.

    Türkiye’de Kamp Yapılacak Popüler Yerler

    • Yedigöller Milli Parkı (Bolu) – Göllerle çevrili eşsiz manzaralar
    • Kaz Dağları (Balıkesir-Çanakkale) – Oksijen deposu ormanlar
    • Salda Gölü (Burdur) – Beyaz kumsallar ve masmavi göl
    • Kaçkar Dağları (Rize-Artvin) – Yüksek rakımlı doğa yürüyüşleri
    • Akyaka Orman Kampı (Muğla) – Deniz ve ormanın iç içe geçtiği bir lokasyon

    Kamp Severler İçin Öneriler

    • Hazırlıklı Olun: Hava durumu kontrol edilmeli, acil durumlar için yedek plan yapılmalı.
    • Yeterli Gıda ve Su Stoku: Gıda bozulmalarına karşı dayanıklı ve kolay taşınabilir ürünler tercih edilmeli.
    • Güvenlik Önlemleri: Hayvanlara ve hava şartlarına karşı koruyucu önlemler alınmalı.

    Kamp Yapmak, Özgürlüğü ve Sadeliği Seçmektir

    Kamp yapmak, doğayla uyum içinde yaşamanın ve sade bir hayatı deneyimlemenin eşsiz yoludur. Zihinsel ve fiziksel faydalarının yanı sıra, insanın kendisiyle baş başa kalmasını sağlar. Eğer siz de şehir hayatının gürültüsünden uzaklaşmak istiyorsanız, çadırınızı alın ve doğanın kucağında yeni bir maceraya yelken açın.

    KAYNAK : https://tatilvar.net/kampin-ruhu/

  • Narsizm Nedir? Narsist Kime Denir?

    Narsizm Nedir? Narsist Kime Denir?

    Narsizm Nedir? Narsist Kime Denir?

    Günümüzde sıkça duyduğumuz kavramlardan biri olan narsizm, psikolojik bir kişilik özelliğini ifade eder. Özellikle ikili ilişkilerde ve sosyal ortamlarda etkisini gösteren bu durum, bireyin kendine olan aşırı hayranlığını ve başkalarını küçümseyen tutumlarını içerir. Peki narsizm tam olarak nedir? Narsist kimdir? Gelin, detaylarıyla inceleyelim.

    Narsizm Nedir?

    Narsizm, kişinin kendini aşırı sevmesi, yüceltmesi ve dış dünyadan sürekli onay beklemesi durumudur. Bu terim, kökenini Yunan mitolojisinde kendi yansımasına âşık olan Narkissos adlı karakterden alır. Psikolojik literatürde Narsistik Kişilik Bozukluğu (NPD) olarak da tanımlanan bu durum, bireyin empati yoksunluğu ve abartılı benlik algısıyla karakterizedir.

    Narsizmin Temel Özellikleri:

    • Kendini diğerlerinden üstün görme
    • Eleştiriyi kabul edememe
    • Sürekli hayranlık ve takdir bekleme
    • Empati kurmakta zorluk yaşama
    • İkili ilişkilerde manipülasyon eğilimi

    Narsist Kime Denir?

    Narsist, narsistik kişilik özellikleri gösteren bireye denir. Bu kişiler genellikle karizmatik, özgüvenli ve başarılı görünseler de, derinlerde büyük bir değersizlik korkusu barındırabilirler. Narsist kişiler, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını göz ardı ederek kendi çıkarlarını ön planda tutarlar.

    Narsist Kişilerin Davranış Özellikleri:

    • Sürekli ilgi odağı olmak isterler
    • Başarılarını abartarak anlatırlar
    • Karşılarındaki kişiyi küçümseyebilirler
    • Sorumluluk almayı reddeder, hatalarını başkalarına yükleyebilirler
    • İlişkilerde kontrolcü ve bencil davranabilirler

    Narsizm Türleri Nelerdir?

    Narsizm, farklı şekillerde ortaya çıkabilir. İşte en yaygın görülen narsizm türleri:

    Büyüklenmeci (Grandiyöz) Narsizm

    Bu tür narsistler, kendilerini kusursuz görür ve genellikle liderlik pozisyonlarında olurlar. Aşırı özgüven, kibir ve eleştiriye tahammülsüzlük belirgindir.

    Kırılgan (Gizli) Narsizm

    Dışarıdan çekingen ya da alçakgönüllü gibi görünürler; ancak iç dünyalarında başkalarından üstün olduklarına inanırlar. Eleştiriden fazlasıyla etkilenirler ve kolayca kırılırlar.

    Narsizmin Nedenleri Nelerdir?

    Narsizmin oluşumunda hem çevresel hem de genetik faktörler rol oynar. Uzmanlara göre, çocukluk döneminde aşırı övgü ya da yoğun eleştiriyle büyüyen bireylerde narsistik eğilimler gelişebilir.

    Narsizmi Tetikleyebilecek Faktörler:

    • Aile içi ilgisizlik ya da aşırı ilgi
    • Duygusal ihmal veya istismar
    • Dengesiz disiplin anlayışı
    • Genetik yatkınlık ve kişilik özellikleri

    Narsist Kişilerle Nasıl Baş Edilir?

    Narsist kişilerle ilişki kurmak ve bu ilişkiyi sürdürmek oldukça zordur. İş hayatında, arkadaş çevresinde ya da romantik ilişkilerde narsist bireylerle karşılaşmak mümkündür. Bu kişilerle sağlıklı iletişim kurabilmek için sınır koymak büyük önem taşır.

    İpuçları:

    • Sınırlarınızı net çizin
    • Manipülasyonlara karşı dikkatli olun
    • Empati kurmaya zorlamayın
    • Gerekirse profesyonel destek alın

    Narsizm, modern ilişkilerde ve sosyal yapıda giderek daha fazla karşılaştığımız bir kişilik örüntüsüdür. Her bireyde az da olsa narsistik eğilimler olabilir; ancak bu eğilimler günlük yaşamı ve ilişkileri olumsuz etkiliyorsa, bir uzmana başvurmak önemlidir. Narsist kime denir sorusunun cevabı, sadece bir kişilik tipi değil, aynı zamanda sağlıklı sınırlarla başa çıkmayı gerektiren bir durumu da tanımlar.

  • Kripto Paraların Tarihi

    Kripto Paraların Tarihi

    Kripto Paraların Tarihi

    Kripto paralar, günümüz finans dünyasını dönüştüren en önemli dijital yeniliklerden biridir. Ancak bu devrimsel teknolojinin kökeni, düşündüğünüzden çok daha eskiye dayanıyor. “Kripto paraların tarihi” konusunu anlamak, hem yatırımcılar hem de teknoloji meraklıları için büyük önem taşır.

    Dijital Paranın Temelleri: Kriptografi ve Bilgi Güvenliği

    Kripto paraların doğuşu, temel olarak kriptografi adı verilen şifreleme bilimine dayanır. 1970’li yıllarda geliştirilen asimetrik anahtar şifreleme sistemleri, dijital veri güvenliğini sağlayan ilk adımlardan biri olmuştur. Bu gelişme, ilerleyen yıllarda dijital para sistemlerinin oluşturulmasına zemin hazırladı.

    İlk Dijital Para Girişimleri: E-Gold ve B-Money

    1990’larda kripto para fikrine benzeyen bazı deneysel projeler hayata geçirildi. E-Gold, altın karşılığı dijital işlem yapılmasını sağlıyordu. Aynı dönemde bilgisayar bilimci Wei Dai, merkeziyetsiz para sistemi olan B-Money fikrini ortaya attı. Bu fikirler, Bitcoin’in yolunu açan önemli kilometre taşlarıydı.

    Bitcoin’in Doğuşu (2008)

    Kripto paraların tarihi denilince akla gelen en önemli isim: Satoshi Nakamoto. 2008 yılında yayınladığı Bitcoin whitepaper (beyaz kitap) ile “eşler arası elektronik nakit sistemi” tanımını yaptı. 2009 yılında Bitcoin ağı aktif hale geldi ve ilk blok olan “Genesis Block” kazıldı. Bu olay, kripto para çağının resmen başlangıcıydı.

    İlk İşlem ve Değer Kazanımı

    22 Mayıs 2010’da bir Bitcoin kullanıcısı, 10.000 BTC karşılığında iki pizza satın aldı. Bu olay, ilk gerçek dünya kripto para işlemi olarak tarihe geçti. O dönem değersiz görülen Bitcoin, kısa sürede finans dünyasının ilgisini çekti ve yatırım aracı olarak kullanılmaya başlandı.

    Altcoin’lerin Ortaya Çıkışı

    Bitcoin’in başarısı, başka kripto paraların (altcoin) da piyasaya sürülmesini sağladı. 2011 yılında Litecoin, 2015’te Ethereum, 2017’de Cardano gibi birçok farklı kripto para birimi geliştirildi. Her biri, Bitcoin’den farklı teknik özellikler ve kullanım alanları sundu.

    ICO Dönemi ve Kripto Piyasasının Patlaması

    2017 yılı, Initial Coin Offering (ICO) patlamasına sahne oldu. Yeni kripto projeleri, yatırım toplamak için token satışları düzenlemeye başladı. Bu süreçte hem büyük kazançlar hem de büyük kayıplar yaşandı. Piyasa, regülasyon ve güvenlik ihtiyacının önemini açıkça ortaya koydu.

    Kurumsal İlgi ve Yasal Düzenlemeler

    2020’lerden itibaren kurumsal yatırımcılar, kripto paralara ciddi şekilde yönelmeye başladı. Tesla, MicroStrategy gibi büyük şirketler, rezervlerine Bitcoin ekledi. Aynı dönemde devletler de bu yeni finansal sistem için yasal düzenlemeler yapmaya başladı.

    NFT ve DeFi Dönemi

    2021 yılı, Non-Fungible Token (NFT) ve Merkeziyetsiz Finans (DeFi) uygulamalarının yükselişiyle dikkat çekti. Sanat eserlerinden oyunlara kadar birçok dijital içerik, NFT’ler sayesinde alınıp satılabilir hale geldi. DeFi ise bankasız finans sisteminin mümkün olabileceğini gösterdi.

    Gelecek: Merkez Bankası Dijital Paraları (CBDC) ve Kripto Entegrasyonu

    Birçok ülke, kendi Merkez Bankası Dijital Parası (CBDC) üzerinde çalışmaya başladı. Çin’in dijital yuan’ı, bu alandaki öncü projelerden biri oldu. Kripto paraların geleceği, geleneksel finansla entegrasyon ve yasal altyapının gelişimi ile şekillenecek gibi görünüyor.

    Kripto paraların tarihi, sadece teknolojik bir ilerleme değil; aynı zamanda ekonomik, toplumsal ve politik bir dönüşümdür. Günümüzde bu dijital varlıklar, sadece yatırım aracı değil, aynı zamanda dijital özgürlüğün simgesi haline gelmiştir. “Kripto paraların tarihi”ni anlamak, bu devrimin nereye evrileceğini öngörmek açısından hayati önem taşır.

    KAYNAK : https://eshaber.net/kripto-paralarin-tarihi/

  • İzmir ve Ege Bölgesi’nin ilk Melek Yatırımcılık Zirvesi’ne Yoğun İlgi

    İzmir ve Ege Bölgesi’nin ilk Melek Yatırımcılık Zirvesi’ne Yoğun İlgi

    İzmir ve Ege Bölgesi’nin ilk Melek Yatırımcılık Zirvesi’ne Yoğun İlgi

    İzmir iş dünyasının öncü kurumları, yatırımcılık ekosistemini güçlendirmek ve melek yatırımcılığı yaygınlaştırmak amacıyla önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Melek yatırımcılık; yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi, erken aşama girişimlerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve girişimcilik ekosisteminin büyümesi açısından Melek Yatırımcılığı masaya yatıran Zirve’ye 300’ü aşkın girişimci, melek yatırımcı, iş dünyası temsilcisi katıldı.

    Sayın Serdar Tas;

    İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) ev sahipliğinde, TOBB İzmir İl Genç Girişimciler Kurulu ve EGİAD Melekleri koordinasyonunda gerçekleşen “Melek Yatırımcılık Zirvesi”, İzmir Ticaret Odası’nda girişimcilik ve iş dünyasının yoğun ilgisiyle düzenlendi.

    Melek yatırımcılık; yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesi, erken aşama girişimlerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması ve girişimcilik ekosisteminin büyümesi açısından kritik bir rol üstlenmekte. Yeni iş modellerinin ve teknolojilerin gelişimine katkı sağlayan bu yatırım modeli, Türkiye’de yatırımcılık kültürünün gelişmesinde de önemli bir yere sahip. Bu kapsamda gerçekleştirilen Melek Yatırımcılık Zirvesi, yatırımcılara deneyimlerini paylaşma fırsatı sunarken, melek yatırımcılığa ilgi duyan iş insanlarının bilgi edinmesini sağlamış oldu. Ekosistemin önde gelen isimlerini, yatırımcı adaylarını, ilham verici paneller, bilgi dolu konuşmalar ve yeni iş birliklerine zemin hazırlayan oturumlarla bir araya getiren etkinlik, kentin girişimcilik ve yatırımlar konusundaki bilinirliğinin arttırılmasına da büyük katkı sağladı.

    İzmir’in girişimcilik ve inovasyon kenti olma yolunda güçlü adımlar atıldığını gösteren zirvenin açılış konuşmalarını, sırasıyla EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı & Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Işınsu Kestelli, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı & Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener yaptı. Melek Yatırımcılık ve Ekosistem Bilgilendirme sunumlarının da yapıldığı organizasyonda, Melek Yatırımcılık alanında EGİAD Melekleri Genel Koordinatörü Melisa İtmeç, Yatırımcılık Ekosistemi ve Rapor Sunumu’nda StartupCentrum Kurucu Ortağı Sami Harputlu yer aldı. Bireysel Katılım Sermayesi Yatırımcı Lisansı ve Destekler başlığında EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkanı Arda Yılmaz Moderatörlüğünde, Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Gönül Öztürk ayrıntılı bir değerlendirmede bulundu. Melek Yatırımcılık Deneyim Aktarımı Paneli ise, TOBB İzmir Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Cem Elmasoğlu’nun moderatörlüğünde, EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkanı Arda Yılmaz, EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkan Vekili Özüm İlter Demirci, EGİAD Melekleri 17. Dönem İcra Kurulu Başkan Vekili Filip Minasyan, EGİAD Melekleri 18. Dönem İcra Kurulu Başkan Vekili Zerrin Ülken deneyimlerini paylaştı. Girişimci Sunumları – Pitching Session kısmında ise, Skymod – Oltan Dere – Skymod AI Kurucu Ortağı, Max Potential – Hamdi Uğur & Gökhan Tasdivar – Max Potential Kurucu Ortakları konuşma gerçekleştirdiler. Keynote Konuşmacısı ise Hande Enes – Bireysel Teknoloji Yatırımcısı oldu.

    EGİAD Melekleri’nden 10 Yılda 5 Milyon $ Yatırım

    Özhelvacı, bu yıl 10. Yılını kutlayan EGİAD Melekleri Yatırım Ağı’nın 2024 yılında Türkiye’de “Yılın En Aktif Yatırım Ağlarından biri olarak ödül aldığını hatırlatarak şunları söyledi: “EGİAD Melekleri 10 Yılda 5 Milyon $ Yatırım gerçekleştirerek çok önemli bir girişimcilik misyonunu üstlendi. Melek yatırımcılık; yalnızca finansal bir katkıdan ibaret olmayan, aynı zamanda bilgi, tecrübe ve güçlü iş ağlarının erken aşamadaki girişimlerle buluşmasını sağlayan benzersiz bir destek modelidir. Genellikle girişimcilik yolunun başında olan ancak yüksek potansiyel taşıyan girişimlere yapılan bu yatırımlar, deneyimli iş insanlarının vizyonuyla birleştiğinde gerçek anlamda dönüşüm yaratır. Mevzuatımızda “bireysel katılım yatırımcısı” olarak tanımlanan melek yatırımcılar, girişimcilik ekosistemimizin başlıca itici güçlerindendir.”

    Melek yatırımcılığın bölgesel kalkınma açısından kritik bir rol oynadığını vurgulayan Özhelvacı, “Girişimcilik sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmamalı; Anadolu’nun dört bir yanındaki fikirler, doğru destekle güçlü işletmelere dönüşebilir. Böylece hem istihdam artar hem de ekonomik dengesizlikler azalır” ifadelerini kullandı.

    Özhelvacı: Melek Yatırımcılar Girişimlerin Önünü Açıyor

    Melek yatırımcılığın önemine değinen EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı, “Yeni kurulan şirketlerin en büyük ihtiyacı, çoğu zaman bir ‘ilk inanan’dır. Melek yatırımcılar, aynı zamanda risk alabilme cesaretiyle devreye girerek girişimlerin önünü açar. Büyük inovasyonlar artık dev Ar-Ge merkezlerinden çok, genç girişimcilerin hayal gücünden doğuyor. Melek yatırımcılar bu noktada, yenilikçi fikirleri gerçeğe dönüştüren birer köprü işlevi görüyor. Ar-Ge ve inovasyonun finansmanında da melek yatırımcılık, katalizör etkisi yaratıyor ayrıca bölgesel kalkınma açısından da kritik bir rol oynuyor. Melek yatırım ağımız EGİAD Melekleri gibi melek yatırım ağları ise, bu sürecin organizatörleri” diye konuştu.

    Risk alabilen, vizyon koyabilen ve genç girişimcilerin yanında durabilen iş insanlarının sadece kendi şirketlerini değil, aynı zamanda geleceği de şekillendirdiğini belirten Özhelvacı, “EGİAD olarak, üyelerimizin melek yatırımcılık ekosisteminde yer almasını; liderliğin bir adım ötesine geçerek ilham verici birer dönüşüm aktörü olmalarını arzu ediyoruz. Geleceğimiz olan gençlerimizi daha iyi anlayabilmek ve özellikle iş dünyasında kuşaklar arasındaki iletişimi koruyabilmek için melek yatırımcılık mükemmel bir fırsat” dedi.

    Kestelli: Tarımda Melek Yatırımcılar Devreye Girmeli

    Geleneksel tarım yöntemlerinde ve akıllı tarım uygulamalarında her yeni gün bir inovasyonla, gelişen teknolojiye bağlı çözümlerle karşılaştıklarını belirten İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise “Bu değişim ve dönüşüm beraberinde finansman ihtiyacını da getiriyor. Bu noktada, tarım ve gıda girişimlerine destek sağlayan melek yatırımcıların daha çok devreye girmesi gerekiyor. İTB olarak projelendirip hayata geçirdiğimiz İzmir Tarım Teknoloji Merkezi’nin bu alanda çok önemli görevler üstleneceğine inanıyoruz. İTTM’de çeşitli fon ve kaynak sağlayıcılarla girişimcilerin bir araya geleceği etkinlikler düzenleyeceğiz. Kitlesel fonlama, iş melekleri, katılım şirketleri, risk sermayedarları gibi finans kaynaklarıyla farklı aşamadaki girişim ve işletmelerin kaynak ihtiyacını sağlamak için farklı organizasyonlar gerçekleştireceğiz. Ayrıca, sadece tarım, gıda ve agritech sektörlerine özel bir melek yatırımcı ağı oluşturmak da gündeme almayı planladığımız konular arasında yer alacak” dedi.

    Tarım, Melek Yatırımcılar için Eşsiz bir Vaha

    Kestelli, “Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmalar, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyarı aşacağını ve artan nüfus ile yükselen gelir seviyesine bağlı olarak gıdaya olan talebin yüzde 50 ila 60 oranına ulaşacağını öngörüyor. İklim krizinin etkilerini, azalan tarım alanlarını, hızla tükenen su kaynaklarını ve yaşlanan tarım nüfusunu göz önüne aldığımızda bu talebe nasıl cevap verebileceğiz sorusu ile yüz yüze kalıyoruz. Bu sorunun cevabı yeni teknolojilerin kullanımında, yeni fikirlerde ve bu fikirlerin hayata geçirilmesini hızlandıracak sermayede gizli. Yani tarım, melek yatırımcılar için eşsiz bir vaha özelliğini taşıyor.” dedi

    Ege Bölgesi’ndeki Toplam 65 Startup Yatırımının 51’i İzmir’den

    Türkiye’nin küresel girişim ekosisteminde bir büyüme varsa bunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin payının büyük olduğunu vurgulayan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “2007 yılında Kadın Girişimciler ve 2008 yılında Genç Girişimciler Kurulu oluşumları ile Türkiye genelinde ciddi bir ekosistem yaratmış, kadın ve genç girişimcilerin adeta çözüm ortağı olmuştur. TOBB Genç Girişimciler Kurulu’nun İzmir ayağının yürütücü Odası olarak, girişimcilik ekosisteminin bir parçası olmaktan da ayrıca çok mutluyuz. İzmir’de kurduğumuz sinerjinin özellikle finansman ayağını güçlendirmemiz gerekiyor. Çünkü, bugünün bilinen büyük markaları, facebook, uber, twitter, instagram, airbnb, erken aşamalarda yatırım desteği alarak değerlerini katlamıştır” dedi.

    Gençlerimizi girişimciliğe yönlendirmeyi, teknoloji avantajını kullanarak geleceklerini inşa etmelerini, hayallerini gerçekleştirirken, ülke ekonomisine de katkı sunmalarını sağlamayı amaçladıklarını belirten Yorgancılar, “İZQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi, iş birliğimizin en güzel örneği. Henüz 3 yaşında olmasına rağmen; global networklar ile buluşturulan girişimcilerimiz, İZQ’nun network gücüyle 2 milyon dolar tohum yatırımı aldı. Bu rakamın 20 milyar dolara çıkacağına inanıyorum. 1,6 milyar nüfus, 26 trilyon dolar GSYİH ve 22,5 trilyon dolar ticaret hacmindeki bir pazarda daha çok yolumuz var. İzmir; 10 üniversite, 6 teknopark, 17 OSB, 103 Ar-Ge merkezi, 26 tasarım merkezi, nitelikli ve genç nüfusu ile girişimcilik ve inovasyon kenti olmaya en büyük aday. Ege Bölgesi’ndeki toplam 65 start-up yatırımının 51’i İzmir’e ait. İzmir’in Türkiye içindeki payı ise yüzde 9’lara yakın. 2024 yılında küresel startup ekosisteminde; yatırımlar tutar olarak yüzde 4,5 artış gösterirken, Türkiye’de adet olarak yüzde 62, tutar olarak yüzde 30’a yakın bir artışla 1,41 milyar dolara ulaştı. Yine aynı çalışma ile açıklanan, Türkiye özelinde, en az 1 kadın kurucu ortağı olan girişim oranının yüzde 32,2’ye yükselmesi, kadın girişimcilerin sistemde giderek güçlendiğini göstermektedir. Bu konuda, özellikle TÜBİTAK fonlarına teşekkür etmemiz gerekiyor” dedi. Avrupa startup ekosistem sıralamasında İstanbul ile 16. sıradayız. Tüm gayretimiz, gerekli potansiyele sahip İzmir’in de bu Avrupa listesinde yer bulması, Akdeniz Çanağı denilen Mısır’dan Fransa’ya uzanan bölgede söz sahibi olmasıdır” dedi.

    Mentorluk İzmir’in Genlerinde Var

    İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener düzenlenen zirvede şu konuşmayı yaptı: “Bugün gençlerimiz; daha duyarlı, daha teknoloji ve etki odaklı düşünüyor. Yalnızca bir ürün satmak değil, bir problemi çözmek istiyor. Özellikle yapay zekâ ve sürdürülebilirlik alanlarında da üretilen girişim fikirlerinin sayısı çoğalıyor. Bu noktada, yatırımcılarımızın sorumluluğunun bir kat daha arttığını görüyoruz. Gençlerimizi İzmir’de tutmak, onların hayallerini burada büyütmelerini ve gerçekleştirmelerini sağlamak adına onlarla daha çok bir araya gelmeli, fikirlerini dinlemeli ve birlikte hareket etmeliyiz. Bugün, ne yazık ki, melek yatırımcılık alanında olmamız gereken konumda olduğumuzu söyleyemiyoruz. Ülkemiz genelinde melek yatırımcı lisanslarında 772’sinin İstanbul, 107’sinin Ankara, 57’nin ise kentimizde olduğunu görüyoruz.

    Halbuki İzmir; köklü ticaret kültürü ve aile şirketi yapısıyla melek yatırımcılığı dayanışma modeline oldukça uygun bir şehir. Aile şirketlerimiz yalnızca mal ve hizmet üretmiyor; aynı zamanda bilgi, deneyim ve değer aktarımı yapıyor. Mentorluk, İzmir’in genlerinde var. Biz bu kültürü yeniden tanımlamamız değil, yeniden harekete geçirmemiz gerektiğine inanıyoruz.”

    Takım Ruhu İle Hareket Etmeyi Sürdüreceğiz

    Gençlerin yatırım yapmaktan ve girişimcilikten çekinmemeleri gerektiğinin altını çizen Özgener, “Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası ve EGİAD, ayrıca İzmir Valiliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, ESİAD ve Ege İhracatçı Birlikleri ile güç birliği yaparak kentimize “İzQ Girişimcilik Merkezi ve İnovasyon Merkezi’ni kazandırdık. Nasıl ki girişimcilerin projelerini hayata geçirme aşamasında Takım olması önemli ise, bizler de girişimcileri destekleyen kurumlar olarak takım ruhu ile hareket etmeyi sürdüreceğiz.” dedi.

    Türkiye Girişimcilik Ekosistemi Hızlı Bir Gelişim Göstermekte

    Bireysel Katılım Sermayesi Yatırımcı Lisansı ve Destekler başlığında Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Gönül Öztürk ise, Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) sisteminin, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından geliştirilen, melek yatırımcıların erken aşama girişimlere yatırım yaparken vergi avantajı elde etmesini sağlayan bir teşvik mekanizması olduğunu belirterek, “BKS lisansına sahip olan yatırımcılar, yatırım yaptıkları girişimlerin %75’ine kadar olan kısmını gelir vergisi matrahlarından düşebilirler; bu oran, TÜBİTAK onaylı projelere yapılan yatırımlarda %100’e kadar çıkabilir. Lisans başvurusu yapacak kişilerin belirli bir maddi varlığa ve yatırım tecrübesine sahip olmaları gerekir; başvurular Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yapılır ve süreç genellikle belge sunumu, değerlendirme ve onay adımlarını içerir. Son dönemde yapılan BKS Yönetmeliği değişiklikleriyle birlikte yatırım yapılabilecek şirket türlerinde genişlemeler ve yatırımcılar için esneklik sağlayan yeni düzenlemeler getirilmiştir. Türkiye’deki girişimciler yatırım alma sürecinde özellikle yatırımcıya erişim, finansal okuryazarlık eksikliği ve ölçeklenebilir iş modelleri oluşturma konularında zorlanmaktadır. Melek yatırımcılar bu süreçte mentorluk, networke erişim sağlama ve yatırım sonrası destek mekanizmalarıyla süreci kolaylaştırabilir. Türkiye girişimcilik ekosistemi son yıllarda hızlı bir gelişim göstermekte; özellikle teknoloji, oyun, sağlık ve sürdürülebilirlik odaklı girişimler yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Ancak exit (çıkış) stratejileri konusunda hâlâ önemli sorunlar yaşanmakta; potansiyel çözümler arasında fonlar arası iş birliği, stratejik alıcılara erişim ve ikincil piyasa mekanizmalarının gelişimi öne çıkmaktadır. Son olarak, yatırımcılara tavsiyem, sadece sermaye değil bilgi ve zamanlarını da girişimcilere aktarmaları; girişimcilere ise vizyonlarını net belirleyip dayanıklı ve ölçeklenebilir yapılar kurmaları olacaktır.” dedi.

    Girişimi Doğru Değerlendirmek Yatırım Yapmak Kadar Önemli

    EGİAD Melekleri İcra Kurulu Başkanı Arda Yılmaz ise, bir yatırımcı olarak girişimi doğru değerlendirmenin, en az yatırım yapmak kadar önemli olduğunu vurgulayarak; “Önümüzdeki üç yıl içinde etki yatırımlarının, kadın yatırımcıların ve bölgesel iş birliklerinin daha da ön plana çıkacağını, tematik fonların yaygınlaşacağını öngörüyorum. EGİAD Melekleri olarak bu dönüşümde aktif rol üstlenmeyi, sadece İzmir merkezli değil ulusal ve uluslararası düzeyde etki yaratmayı hedefliyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana erken aşama girişimlere ilk yatırım yapma cesareti göstererek ekosistemde fark yarattık. Diğer yatırım ağlarıyla birlikte yatırım yaparak kolektif aklın gücünü benimsedik ve ekosistemdeki birlikteliği her zaman destekledik. Bu yaklaşımımızla sadece yatırım yapmakla kalmadık, aynı zamanda örnek bir model oluşturarak melek yatırımcılığın Türkiye genelinde daha fazla yaygınlaşmasına katkı sunduk. EGİAD Melekleri’nin yatırım kültürü; şeffaflık, kolektif akıl ve girişimciliği destekleme odağında şekilleniyor. Farklı sektörlerden gelen yatırımcıların bilgi birikimiyle kararlar alırken, girişimcilere sadece finansal değil stratejik katkı da sunuyoruz. Bu yapısı sayesinde EGİAD Melekleri, yatırımcı olmak isteyenler için hem güçlü bir topluluk hem de sürdürülebilir değer yaratma platformu sunuyor.” dedi.

    Melek Yatırımcılığı Tüm Yönleriyle Ele Aldık

    TOBB İzmir Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Cem Elmasoğlu ise, Melek Yatırımcılık Zirvesi’nin, girişimcilik ekosisteminin büyümesinde kritik bir rol oynayacağını belirterek, “Melek yatırımcılığı tüm yönleriyle ele alma fırsatı sundu. Alanında uzman konuşmacıların aktardığı bilgiler ve deneyimler, yatırım süreçlerine dair farkındalığı artırırken, genç girişimcilerimizin potansiyel yatırımcılarla buluşmasına da zemin hazırladı. Melek yatırımcılığın sadece finansal destekten ibaret olmadığını; aynı zamanda bilgi, tecrübe ve mentorlukla girişimlerin geleceğini şekillendirdiğini bir kez daha görmüş olduk. Bu değerli ekosistemi büyütmek ve yaygınlaştırmak adına önemli bir adım attığımıza inanıyoruz.” Dedi.

  • CK ENERJİ Çamlıbel Elektrik, 3 İlde “Eğitim İşbirliği Protokolüne” İmza Attı

    CK ENERJİ Çamlıbel Elektrik, 3 İlde “Eğitim İşbirliği Protokolüne” İmza Attı

    CK ENERJİ Çamlıbel Elektrik, 3 İlde “Eğitim İşbirliği Protokolüne” İmza Attı

    CK Enerji Çamlıbel Elektrik bu yıl, Sivas, Tokat ve Yozgat İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile ayrı ayrı Eğitim İş Birliği Protokolü’ne imza atarak Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni üç ile birden yaydı. Protokol kapsamında 3 ilde toplam 33 ilkokulda, 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik özel eğitim programı düzenlenecek.

    Kıt enerji kaynaklarının verimli kullanımı, bilinçli enerji tüketimi ve tasarruf alışkanlığının erken yaşlarda başlaması için Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni okullara taşıyan CK Enerji Çamlıbel Elektrik, 2024-2015 Eğitim-Öğretim Yılı’nda görevli tedarik şirketi olarak hizmet verdiği 3 ilde birden harekete geçti.

    Sivas, Tokat ve Yozgat İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile ayrı ayrı Eğitim İş Birliği Protokolü imzalayan CK Enerji Çamlıbel Elektrik, toplam 33 ilkokulda çocukları Enerji Okuryazarlığı Projesi ile buluşturacak. 3 il için imzalanan Eğitim İş Protokolleri kapsamında Sivas’ta 10, Yozgat’ta 10 ve Tokat’ta 13 okulda, 3. ve 4. sınıf öğrencilerine CK Enerji uzmanları tarafından; “elektrik nedir, nasıl üretilir, güvenli elektrik kullanımı, enerji verimliliği, evde ve okulda enerji tasarrufu nasıl yapılır” gibi konuların eğitimleri verilecek.

    “2022’DEN BU YANA 75 OKULDA 9 BİN 100 ÖĞRENCİYE ULAŞTIK”

    Sürdürülebilir bir gelecek için enerjinin verimli ve tasarruflu kullanımı büyük önem taşıdığına işaret eden CK Enerji Çamlıbel Elektrik Genel Müdürü Muharrem Bülbül, “”Enerji Okuryazarlığı kapsamında, 2022-2023 ve 2023-2024 eğitim-öğretim yıllarında Sivas merkez ve ilçelerinde toplam 75 okulda eğitim verdik. 2022 yılından bu yana yaklaşık 9 bin 100 öğrenciye ulaşarak enerji verimliliği ve tasarrufu konusunda farkındalık kazandırdık. Bu yıl projemizi genişleterek Tokat ve Yozgat’ı da kapsama aldık. 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı için Sivas İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Erdoğan, Tokat İl Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Kır ve Yozgat İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak’ın katılımı ile Eğitimi İş Birliği Protokolüne imza atarak çalışmalara başladık. Hedefimiz küçük yaşlarda oluşacak bilinçli enerji kullanım alışkanlığı ile hem bugünümüz hem de geleceğimiz için bir farkındalık sağlamak. Bu amaçla çıktığımız bu yolda, okullarımızda Enerji Okuryazarlığı eğitimleri için bize fırsat veren tüm il milli eğitim müdürlerimize teşekkürlerimizi sunuyorum” dedi.

    ENERJİ OKURYAZARLIĞI PROJESİ BİRÇOK ALANDA DEVAM EDİYOR

    2018 yılında tüketicilerin bilinçli enerji kullanımı için ‘Enerji Okuryazarlığı Projesi’ni devreye alan CK Enerji Grubu, projeyi birçok alanda yürütüyor. Bu kapsamda tüketicilerin elektrik faturasındaki kalemleri tek tek görmesine olanak veren “şeffaf fatura”, en çok kullanılan elektrikli ev aletlerinin ne kadar elektrik tükettiğini gösteren‘ “tüketim hesaplama butonu” ile bilinçli elektrik kullanımını destekleyen “tüketici kitapçığı ve tasarruf önlemler” bunlardan bazıları. 2019 yılından itibaren Enerji Okuryazarlığı’nı okullara da taşıyan CK Enerji, uzmanları ile İstanbul Avrupa Yakası, Antalya ve Sivas’ta il milli eğitim müdürlükleri tarafından belirlenen okullarda çocukların verimli enerji kullanımı ve tasarruf alışkanlığı edinmesi amacı ile eğitimler veriyor.

  • Eski Türkçede Kadın Ne Demek?

    Eski Türkçede Kadın Ne Demek?

    Eski Türkçede Kadın Ne Demek?

    Tarih boyunca toplumların dili, kültürü ve değer yargıları birbirine bağlı şekilde evrilmiştir. Kadın kavramı da dilin en eski dönemlerinden bu yana toplumsal yapının temel taşlarından biri olmuştur. Peki, Eski Türkçede “kadın” kelimesi ne anlama gelirdi? Hangi sözcükler bu anlamda kullanılırdı? Gelin bu sorulara birlikte yanıt arayalım.

    Eski Türkçede “Kadın” Kelimesi Var mıydı?

    Günümüzde kullandığımız “kadın” kelimesi, Arapça kökenli “kadun” ya da “kadın” kelimesinden evrilmiştir. Ancak Göktürkler ve Uygurlar gibi Eski Türk topluluklarında bu kelime yer almıyordu. Eski Türkçede kadını tanımlamak için farklı sözcükler kullanılırdı.

    “Katun” ya da “Hatun”: Soylu Kadınların Unvanı

    Eski Türkçede en çok bilinen kelimelerden biri “hatun” ya da orijinal şekliyle “katun” kelimesidir. Bu sözcük, özellikle kağanların eşleri için kullanılırdı. Aynı zamanda devlet işlerine müdahil olan, saygınlığı yüksek kadınları da tanımlardı.

    Örnek:
    Orhun Yazıtları’nda Bilge Kağan’ın annesi için “katun” ifadesi geçmektedir.

    📌 “Katun” kelimesi zamanla “hatun” şeklinde halk diline geçmiş ve daha yaygın kullanılmaya başlamıştır.

    “Uruğ” ve “Avrat”: Toplumsal Kimliğin Parçaları

    Bazı metinlerde “uruğ”, yani soy, sülale anlamında geçen ifadelerde kadının önemi vurgulanmıştır. Ayrıca daha sonra Osmanlı döneminde yaygınlaşan ve kökeni Eski Türkçeye kadar giden “avrat” kelimesi, kadın anlamında kullanılsa da aşağılayıcı bir anlam kazanmıştır ve günümüzde tercih edilmez.

    Eski Türklerde Kadının Yeri

    Dil kadar önemli olan bir diğer konu da, Eski Türk toplumlarında kadının rolüdür. Göçebe hayat tarzına sahip Türk topluluklarında kadın, sadece evin değil, aynı zamanda toplumun da direğiydi.

    • Aile içinde söz sahibi olurdu.
    • Erkeğiyle birlikte savaş meydanına çıkabilirdi.
    • Toy ve kurultaylarda fikir beyan edebilirdi.

    Bu güçlü sosyal konum, dilde de karşılık bulmuş; kadına hitap şekilleri saygı içeren terimlerle ifade edilmiştir.

    Günümüzde Kullanılan “Kadın” Kelimesi Nasıl Evrildi?

    Bugün kullandığımız “kadın” kelimesi, Osmanlı döneminde Arapça kökenli “kadın/kadun” kelimesinden türemiştir. Zamanla günlük dile yerleşmiş ve hatun, avrat gibi kelimelerin yerini almıştır.

    Kadın, Dilin ve Kültürün Aynasıdır

    Eski Türkçede kadın kelimesi tam olarak bizim kullandığımız anlamda yer almasa da, yerine kullanılan hatun, katun, uruğ gibi kelimeler; kadının toplumdaki konumunu ve değerini gözler önüne serer. Bu terimler, Türk toplumunda kadına duyulan saygının ve ona verilen önemin bir yansımasıdır.

  • Afif Salibi, Accor’un Lüks Portföyüne Katılan The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    Afif Salibi, Accor’un Lüks Portföyüne Katılan The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    Afif Salibi, Accor’un Lüks Portföyüne Katılan The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    İstanbul’un en prestijli otellerinden biri olan The Grand Tarabya, global otelcilik şirketi Accor’un deneyimli yönetimiyle yepyeni bir döneme adım atıyor. Bu stratejik iş birliği, otelin 1900’lü yılların başına dayanan köklü tarihini, modern otelcilik anlayışıyla harmanlayarak misafirlerine eşsiz deneyimler sunmayı hedefliyor.

    Boğaz’ın en gözde semtlerinden Tarabya’da yer alan The Grand Tarabya, zarif yapısı, tarihi dokusu, geniş sosyal alanları ve nefes kesen manzarasıyla dikkat çekiyor. Accor ile yapılan yönetim anlaşması, otelin yerel camiadaki sevilen konumunu pekiştirmekle kalmayıp aynı zamanda, dünya çapında seçkin seyahat tutkunları arasında da adını duyurmasını sağlayacak.

    Otel, kapsamlı bir yenilenme süreci boyunca Accor tarafından işletilecek ve misafir ağırlamaya devam edecek. Yenilenme tamamlandığında, The Grand Tarabya, Accor bünyesinde Fairmont Hotels markası altında hizmet vermeye başlayacak. Bu dönüşüm, Fairmont’un kendine has özellikleriyle uyum içinde gerçekleşirken, otelin tarihi mirası ve köklü kültürünü vurgulayan özel dokunuşlarla zenginleşecek.

    Afif Salibi, The Grand Tarabya’nın Dönüşümünü Yönetecek Genel Müdür Olarak Atandı

    The Grand Tarabya, bu dönüşüm sürecini yönetecek yeni Genel Müdürü olarak Afif Salibi’yi atadığını duyurdu. Lüks otelcilik sektöründe 20 yılı aşkın deneyime sahip olan Salibi, Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Orta Doğu’da The Grand Hyatt, Fairmont ve Raffles gibi prestijli otel markalarında önemli görevlerde bulundu. Salibi, lüks otelcilik tecrübesi ve küresel vizyonuyla, The Grand Tarabya’yı yeni başarılara taşımaya hazırlanıyor.

    Salibi’nin liderliği The Grand Tarabya’nın lüks otel konumunu güçlendirirken otelin köklü tarihine iz bırakacak önemli bir rol üstleniyor. Onun rehberliğinde The Grand Tarabya’nın klasik zerafeti çağdaş konuk severlik ile birleştirerek lüks ve hizmet anlamında yeni seviyelere ulaşması bekleniyor.

    Önde gelen otelcilik okullarından César Ritz College’dan otel yönetimi diploması alarak sektöre adım atan Salibi, Washington State Üniversitesi’nden Otel İşletmeciliği lisansına ve Cornell Üniversitesi’nden de sertifikaya sahiptir. Salibi, son 17 yılını Fairmont ve Raffles otellerinde üst düzey yönetim pozisyonlarında geçirerek misafir memnuniyeti ve hizmette mükemmelliği ön plana çıkaran yenilikler gerçekleştirdi. 2017 yılında Fairmont Royal Palm Marrakech’te Genel Müdürlük görevini üstlenen Salibi, 2021’de Raffles Dubai’nin Genel Müdürü olarak görev yaparak başarılarına bir yenisini eklemiştir. Şimdi ise The Grand Tarabya’da liderlik yapacak.

    Lüks ve Konforun Yeni Adresi: The Grand Tarabya İstanbul

    The Grand Tarabya, Boğaz manzaralı, modern tasarımlarla dekore edilmiş 278 geniş odası ve özel balkonlarıyla misafirlerine unutulmaz bir konfor sunuyor. Uzun süreli konaklamalar için tasarlanmış 29 özel rezidans ise, bir ev rahatlığı arayan misafirlere farklı seçeneklerdeki 1, 2 ve 3 yatak odalı ünitelerle hizmet veriyor. Otelin restoranları, barları ve kafeleri, misafirlere farklı atmosferlerde gastronomik deneyimler sunuyor. Lobi katındaki T-Lounge’un şıklığından, R.E.A.D Bistro & Café’nin canlı atmosferine, The Brasserie’deki rafine deneyime kadar her zevke hitap eden seçenekler bulunuyor. Günü en güzel şekilde sonlandırmak için de Diba Bar, ikinci katında misafirlerini keyifli bir ortamda ağırlıyor.

    Toplantı ve etkinlikler için 13 toplantı odası ve Boğaz manzaralı ikonik The Grand Ballroom, geniş kapasitesi ve modern olanaklarıyla misafirleri bekliyor. 1.000 kişilik etkinlik kapasitesiyle, otel her tür organizasyonu kusursuz şekilde düzenleyebiliyor. Ayrıca, 4.500 metrekarelik Therapia Spa, fitness merkezi ve yüzme havuzlarının yanısıra benzersiz terapi odalarında misafirlere tam anlamıyla bir rahatlama deneyimi sunuyor. Hamam kültürüne ilgi duyanlar için ise, otelin geleneksel Türk Hamamı’nda özel ritüeller mevcut.

    The Grand Tarabya, Boğaz kıyısındaki bu özel konumuyla, İstanbul’un alışveriş ve yeme içme alanlarına sadece 15 dakika mesafede olup, aynı zamanda İstanbul Havalimanı’na kolay ulaşım imkânı sunuyor.

    Global Lüks Konaklama Anlayışı: Accor’un Global Ağıyla

    Accor, 110’dan fazla ülkede 5.600’den fazla oteliyle global bir lider konumunda. The Grand Tarabya, Accor’un uluslararası deneyimi, geniş ağı ve dünya çapındaki tanınmış hizmet anlayışı ile, Boğaz kıyısındaki ikonik konumunu daha da güçlendirecek ve hem yerel hem de global misafirlere kusursuz bir hizmet sunacak.

  • Marmaris Gezisi: Ege’nin İncisinde Unutulmaz Bir Tatil Deneyimi

    Marmaris Gezisi: Ege’nin İncisinde Unutulmaz Bir Tatil Deneyimi

    Marmaris Gezisi: Ege’nin İncisinde Unutulmaz Bir Tatil Deneyimi

    Muğla’nın gözde tatil beldelerinden biri olan Marmaris, yemyeşil doğası, masmavi koyları ve tarihi dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin favori rotalarından biridir. Hem doğa severler hem de deniz, kum, güneş üçlüsünden vazgeçemeyenler için ideal bir destinasyondur. Ege ile Akdeniz’in buluştuğu bu eşsiz coğrafyada, her adımda büyüleneceğiniz bir tatil sizi bekliyor.

    Marmaris’e Nasıl Gidilir?

    Marmaris’e ulaşım oldukça kolaydır. En yakın havaalanı Dalaman Havalimanı’dır ve Marmaris’e yaklaşık 90 km mesafededir. Havalimanından servislerle veya araç kiralayarak merkeze ulaşabilirsiniz. Kara yoluyla gelmek isteyenler için Fethiye, Bodrum ve Muğla üzerinden rahatlıkla ulaşım sağlanabilir.

    Marmaris’te Gezilecek Yerler

    Marmaris Kalesi ve Arkeoloji Müzesi

    Tarihe ilgi duyanlar için Marmaris Kalesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Kale içerisindeki Arkeoloji Müzesi’nde bölgenin geçmişine dair önemli kalıntılar sergileniyor.

    İçmeler Plajı

    Marmaris merkezine yaklaşık 8 km uzaklıkta bulunan İçmeler Plajı, berrak denizi ve altın sarısı kumsalıyla dikkat çekiyor. Su sporlarına meraklıysanız burada dalış, jetski ve kano gibi birçok aktiviteyi deneyimleyebilirsiniz.

    Sedir Adası (Kleopatra Adası)

    Efsaneye göre Kleopatra’nın yüzdüğü plaj olarak bilinen Sedir Adası, özel kumsalı ve turkuaz deniziyle ziyaretçilerini büyülüyor. Ada, doğal sit alanı olarak koruma altındadır.

    Turunç ve Bozburun

    Sessiz, sakin ve doğayla baş başa kalabileceğiniz yerler arıyorsanız Turunç ve Bozburun beldeleri tam size göre. Özellikle tekne turlarıyla bu bölgelere uğramanızı tavsiye ederiz.

    Marmaris’te Ne Yapılır?

    • Tekne Turlarına Katılın: Günlük tekne turlarıyla Marmaris’in eşsiz koylarını keşfetme fırsatı bulabilirsiniz. Amos, Kumlubük, Cennet Adası gibi güzellikler sizi bekliyor.
    • Gece Hayatını Keşfedin: Barlar Sokağı, gece hayatı sevenler için oldukça canlı ve renkli.
    • Doğa Yürüyüşleri Yapın: Marmaris Milli Parkı ve çevresinde doğa yürüyüşleri yaparak bölgenin doğal zenginliklerini yakından tanıyabilirsiniz.

    Marmaris’te Ne Yenir?

    Marmaris’te Ege mutfağının en güzel örneklerini bulabilirsiniz. Zeytinyağlılar, deniz ürünleri, otlu mezeler ve kabak çiçeği dolması mutlaka tadılmalı. Ayrıca limanda bulunan balık restoranlarında taze deniz mahsullerinin keyfini çıkarabilirsiniz.

    Marmaris Tatili İçin İpuçları

    • Yaz aylarında kalabalık olabileceği için otel rezervasyonunuzu önceden yapmanız önerilir.
    • Eğer daha sakin bir tatil istiyorsanız ilkbahar ve sonbahar ayları en uygun dönemlerdir.
    • Güneş koruyucu ve şnorkel ekipmanınızı yanınıza almayı unutmayın!

    Marmaris’te Tatil Bir Başka

    Marmaris gezisi, hem dinlenmek hem de yeni yerler keşfetmek isteyenler için mükemmel bir seçenektir. Gerek doğal güzellikleri, gerek tarihi ve kültürel dokusu, gerekse de lezzetli mutfağıyla Marmaris, her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine hayran bırakıyor. Eğer hala tatil rotanızı belirlemediyseniz, Marmaris’i mutlaka listenize ekleyin.

  • Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayata Döndürüldü

    Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayata Döndürüldü

    Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayata Döndürüldü

    Genetik biliminde tarihi bir gelişme yaşandı! ABD merkezli biyoteknoloji girişimi Colossal Biosciences tarafından yapılan çalışmalar sonunda nesli tükenen Ulukurtlar 12 bin yıl sonra hayata döndürüldü.

    Biyoteknoloji alanında çığır açan bir çalışmaya imza atan Colossal Biosciences adlı girişim, 12 bin 500 yıl önce nesli tükenmiş olan bir canlı türünü hayata döndürmeyi başardı. Bilimsel adı Aenocyon Dirus olan Dire Kurt, tarih öncesi dönemde Kuzey Amerika’da yaşamış bir tür. Gri kurtlardan daha büyük, daha kalın kürklü ve daha güçlü çene yapısına sahip yırtıcı bir tür olan Ulukurt, HBO’nun dünyaca ünlü dizisi Game of Thrones’taki devasa kurtlara ilham olmasıyla da tanınıyor.

    Nesli Tükenen Ulukurtlar 12 Bin Yıl Sonra Hayatta!

    ABD, Dallas merkezli biyoteknoloji girişimi Colossal Biosciences, genetik bilimi ve biyoteknolojide devrimsel denebilecek önemli bir çalışmaya imza attı. Şirket tarafından yapılan açıklamaya göre, binlerce yıl önce nesli tükenmiş olan “ulukurtlar” CRISPR teknolojisi kullanılarak yeniden hayata döndürüldü.

    Branding Türkiye’de yer alan habere göre; araştırmacılar, öncelikle antik çağlara ait 2 farklı fosilden ede ettikleri DNA’ları kullanarak ulukurt gen haritasını çıkardı. Sonraki adımda ise elde edilen bu DNA verileri, Dire Kurt’un günümüzde yaşayan en yakın akrabaları olan gri kurtların genleriyle karşılaştırıldı. İlerleyen süreçte CRISPR teknolojisinden yararlanılarak gri kurt hücreleri üzerinde 20 farklı genetik düzenleme yapıldı. Bu sayede 13.000 yıllık bir diş ve 72.000 yıllık bir kafatasından elde edilen antik DNA’lar kullanılarak oluşturulan hücre hatları, klonlama süreciyle taşıyıcı annelere aktarıldı ve 3 sağlıklı yavru dünyaya geldi. 2 erkek ulukurt 1 Ekim 2024’te, bir dişi ulukurt ise 30 Ocak 2025’te doğdu.

    Yavrular 2.000 dönümlük bir arazide, 3 metre yüksekliğinde “hayvanat bahçesi standardında” çitlerle çevrili, güvenlik kameraları, drone’lar ve personel tarafından izlenen bir lokasyonda yaşıyor. Nerede olduğu bilinmeyen bu tesisin Amerikan Humane Society tarafından onaylandığı ve ABD Tarım Bakanlığı’na kayıtlı olduğu açıklandı.

    Genetik Alanındaki Girişimler Yaşamı Şekillendirecek

    2021 yılında kurulan ve genetik bilimiyle ilgili çalışmalarıyla bilinen ABD merkezli girişim Colossal Biosciences’in yola çıkış amacı Tüylü Mamut olarak bilinen bir türü yeniden hayata döndürmekti. Ancak bunun öncesinde Ulukurt projesindeki başarılı çalışmalara dair detaylar kamuoyuna açıklandı.

    Konuyla ilgili uluslararası düzeyde pek çok haber ve yorum yapıldı. Linkedin hesabından yaptığı paylaşımda “genetik alanındaki girişimler yaşamı şekillendirecek” açıklamasında bulunan startup ekosisteminin tanınmış ismi Akademisyen ve Mentor Mürsel Ferhat Sağlam ise konuya dair şu ifadeleri kullandı;

    “Girişimcilik uzun soluklu bir yolculuk ve devrimsel hamleler gerektiren bir süreç. Buna karşın her girişimin inovasyon içermesi gerekmez ama inovasyon içeren girişimler her zaman dikkat çeker. Öte yandan her girişim yaşamı dönüştürmek zorunda da değildir. Ancak yaşamı şekillendiren girişimler her zaman kazanır. Bunun son ve en niş örneği 2021 yılında kurulan biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences. Şirket; bilimsel adı Aenocyon Dirus olan ve Dire Wolf yani “Ulukurt” olarak bilinen bir türü 12,500 yıl sonra hayata döndürmeyi başardı. Hatırlarsanız şirketin Tüylü Mamut, Dodo Kuşu ve Tazmanya Kaplanı ile ilgili de projeleri vardı. Ulukurt projesi ise kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Bu arada girişimin bugüne dek aldığı yatırım miktarı 435 milyon dolar. Yani dünyanın bir yerlerinde yatırımcılar, “önce ürünü görelim” gibi bir tavır sergilemek yerine sürecin sürdürülebilirliğine yatırım yapıyorlar. Bu arada genetik alanındaki bu çalışmaların sağlıkta ne gibi devrimsel sıçramalar oluşturacağını tahmin etmek zor değil. Yani genetik alanındaki girişimler yaşamı yeniden şekillendirecek diyebiliriz.”

    Mürsel Ferhat Sağlam’ı Linkedin’de takip etmek için;

    https://www.linkedin.com/in/murselferhatsaglam/

    Kaynak: eshaber.net

  • Fas’tan Ne Alınır? Renkli Çarşılardan Evinize Taşınacak 10 Unutulmaz Hediye

    Fas’tan Ne Alınır? Renkli Çarşılardan Evinize Taşınacak 10 Unutulmaz Hediye

    Fas’tan Ne Alınır? Renkli Çarşılardan Evinize Taşınacak 10 Unutulmaz Hediye

    Fas’ın “sıvı altını” olarak bilinen argan yağı, güzellik ürünlerinin vazgeçilmezidir. Saç, cilt ve tırnak bakımı için doğal bir mucize olan bu yağ, özellikle kadınlar için mükemmel bir hediyedir. Saf ve organik olanlarını tercih etmeye dikkat edin.

    Fas Seramikleri

    El yapımı ve renkli desenleriyle ünlü Fas seramikleri, hem mutfağınıza hem de dekorasyonunuza egzotik bir hava katar. Tagine tencereleri, tabaklar ve kaseler hem kullanışlı hem de estetik bir hatıra olacaktır.

    Geleneksel Fas Halıları (Berber Halıları)

    Berberi kabileleri tarafından elde dokunan bu halılar, her biri bir sanat eseridir. Farklı boyutlarda ve desenlerde olan bu halılar, evinize sıcaklık ve oryantal bir dokunuş kazandırır.

    Baharatlar

    Fas mutfağının sırrı baharatlarda gizli! Safran, kimyon, zencefil, tarçın gibi aromatik baharatları çarşılardan küçük keseler halinde alabilirsiniz. Renkli baharat karışımları hem mutfağınızda hem de göz zevkinizde iz bırakır.

    Deri Ürünleri

    Fas’ın dünyaca ünlü tabakhanelerinden çıkan el yapımı deri çantalar, cüzdanlar, ayakkabılar hem şık hem de kalitelidir. Özellikle Fes şehrinde bu ürünlerin en güzel örneklerini bulabilirsiniz.

    Babuş (Fas Terliği)

    Renkli, işlemeli ve konforlu bu geleneksel terlikler, Fas’tan alınabilecek en otantik ürünlerden biridir. Hem kadın hem erkek modelleri mevcuttur ve her biri el yapımıdır.

    Geleneksel Kıyafetler ve Kaftanlar

    Fas’a özgü kaftanlar, renkli kumaşları ve zarif işlemeleriyle dikkat çeker. Özel günlerde giymek ya da dekoratif amaçla kullanmak için güzel bir seçenektir.

    Gül Suyu ve Doğal Kozmetik Ürünleri

    Özellikle El Kelaa M’Gouna bölgesinde üretilen doğal gül suyu, cilt bakımında oldukça etkilidir. Aynı zamanda lavanta yağı, kil maskeleri gibi doğal ürünler de çokça tercih edilir.

    El Yapımı Takılar

    Berberi kabilelerinden ilham alınarak yapılan gümüş takılar ve renkli taşlarla süslenmiş bileklik, kolye ve küpeler; tarzınıza oryantal bir hava katacaktır.

    Nane Çayı ve Çay Takımları

    Fas kültüründe nane çayı önemli bir yere sahiptir. Fas’tan dönerken yanında gümüş çaydanlıklar ve cam çay bardaklarıyla birlikte nane çayı getirmek güzel bir anı olacaktır.

    Fas’ın büyüleyici atmosferinden bir parça taşımak istiyorsanız, el emeği ürünler, doğal kozmetikler ve geleneksel objeler harika seçimler olacaktır. Her biri Fas kültürünün bir yansıması olan bu hediyeler, seyahatinizi unutulmaz kılar. Eğer aklınızda hâlâ “Fas’tan ne alınır?” sorusu varsa, bu liste yolculuğunuzu daha anlamlı hale getirecek ipuçları sunuyor.